Bir sarmal mıdır hayat, bir yatağın sırt ağrısına iyi gelen sustaları gibi altı-üstü eşit ortasının çapı daha dar olan?

Aşk, sarmalın en zayıf noktası mıdır, yoksa hayatın yükünü çeken sarmalın tabanı mı? Belki de hayatın zirvesidir aşk, sarmalın tepesi gibi…

Kişiye özel durumlar, gelip geçen sevdalar mıdır aşk?

Bir sonbahar hüznünde ayakların altında hışırdayan yarı sarı, yarı kırmızı yaprakların çatladığı, ezildiği gibi ezilen yüreklerin çıtırtısı mıdır aşk?

Baharın, ateşini yükselttiği toprağın çatlayan yüzeyinden merhaba diyen tomurcukların çaresiz hallerinin mehcubiyetindeki belli belirsiz pastel renkleri midir, az sonra coşacak?

Kışın çıplak bırakan keskinliği midir aşk?

Yazın derin izler bırakan, dış karartıp iç aklatan acımasız aydınlığı mıdır aşk, yüreği mevsimlik renklendiren?

İyot kokusuz deniz sesi midir?

Yanakları üşütmeyen rüzgarsız bir esinti midir aşk?

Acıtmayan bir sevda mıdır, yaralamayan bir kaçış mıdır yoksa sığınılacak bir limanın dinginliği sesizliğinden belli utangaç halleri midir?

İçimizdeki büyük boşluğu doldurma vaadi midir?

En az bir yabancı dil kadar nankör müdür aşk?

Bulunduğu an, içimize işleyen ve sonsuza dek yüreğimizin 41. odacığında taht kuran sevda mıdır?

Zamanla her şeye alışan insanın zaafı mıdır aşk?

Aşk, alışmak mıdır?

Vazgeçilmezlik midir?

Yakın olundukça büyüyen midir aşk; uzak oldukça azan…

Bir hazan mıdır aşk? Hüzün müdür, coşku mudur?

Bağlılıkların en gerekçesizi midir?

Tek başına herşey midir aşk?

Kabullenildiği an teslim alan, teslim aldığı an belirleyici olan, belirleyici olduğu an başarı odaklı hakim hayat tarzı anlayışını bertaraf eden; yepyeni bir pencere açan insalık durumu mudur aşk?

Aşkı sadece şairler mi bilir, şairler mi anlatabilir?

Herkes kendi aşkını mı yaşar; yoksa aynı hallerin farklı izdüşümleri midir aşklarımız?

Aşkımız, diğer yarımız mıdır; diğer yarımızı aşk mı yaratır yoksa?

Durup düşününce, üzerine konuşulamayan mıdır aşk?

Yaşananların toplamı mıdır yoksa?

Aşk, bizi biz mi yapar, aşkı biz mi yaparız?

Ne yapar eder, eşini bulur insan; aşkını bulur; aşkında kendini bulur: İhtimam, önemsenme, kayırılma ve özel olma hallerini sonsuza dek sürdürecek, diğer yarımıza verdiklerimizin fazlasıyla geri döndüğü; yaşanırken zaman zaman sıradanlaştığı yanılgısına kapıldığımız ama beklenmedik bir anda hinlik olsun diye aniden açılan gıcırtılı bir kapının arkasında kim olduğunu bile bile ürperip içimizin hop ettiği an, bizi kendimize getiren aşk…

Sınırsız, sonsuz, hayatın kendisi, aşk: İçimizi hop ettiren aşk: Kapının arkasında kim olduğunu bile bile yüreğimizi hoplatan şey.