Bugünkü köşemi, bir eşeğin bana gizlice kopyası adresime gönderilen hatıra defterinde yer alan, çok dokunaklı ve içten satırlarına ayırıyorum. Belli ki kendi kendine yazmış, içini dökmüş.

Eşek diye bu dokunaklı satırları görmezden gelmek, geçtiğimiz dönem KKTC Cumhuriyet Meclisi’nin AB Uyum Yasaları listesinde yer alan Hayvan Refahı Yasası’nı görmezden gelmek de olur ki, AB’ye uyum yasaları listesinde genel kurul gündemine gelip oylanıp onaylanan yegâne yasada büyük emeği olan vekillerin önem/öncelik/gereklilik sırasına da saygısızlık olarak telakki edilebilir. Böylesi bir kabalığa mahal vermemek maksatları bakımından, kıymetli günlüğün mahremiyetini elleyerek sizlerle paylaşma sorumluluğuna sırtımı dönmenin tarifsiz keder ve yükü altında ezilerek bir ömür yaşayamazdım.

İşte o günlükteki hisli satırlardan bir demet seçme:

“Çok itilip kakıldık. Aç kaldık, susuz kaldık. İnat ettik, eşek kaldık. Üstümüze geldiler, ekinlerimizi yiyorsunuz dediler, tellediler, elektrik getirdiler. Eşekliğimizi elletmedik.

Nedense hep aşağılayıcı, küçük düşürücü çağrışımlar için kullanıldık. Anlayabilmiş değiliz. Bu konuda nice kongreler, konferanslar tertip ettik, ulusal ve multinational düzeyde. Meseleyi etraflıca ele aldık. Haksızlığa maruz kaldığımız kanaatine vardık.

İnsanların kullandığı anlamda eşeklik, bizim ırkımız ve türümüz ile alakalı olmadığını bilimeşekleri kesin bir şekilde kanıtladı. Bilimsel veriler ışığında insanların söz ettiği eşeklik durumu, aslında kendi eşeklikleriyle alakalı, bizle ilgisi yok.

Bir insanlık hali olarak eşeklik, biz eşekleri şaşırtıp “oha” veya “çüş” dedirtecek derecede tuhaf. Kendilerinin sindirmesi, biz bile “çüş” çekerken, haliyle mümkün değil. Bu durumda da topu bizim sırtımıza atıp işin içinden çıkıyorlar.

Güya o tuhaf haller, duruşlar, kavrayışlar, açıklamalar, icraatlar biz eşeklerin marifetiymiş gibi davranmak, çakma tripler takınmak insanları pek bir rahatlatıyor. Oysa ki eşeklik durumuyla eşekler arasında düz direkt bir ilişki olmadığı çok açık, görmek istemiyorlar. Kaldıramadıkları için olsa gerek, hep yaptıkları gibi yükü yine bizim sırtımıza atıyorlar. İsyanlardayız.

Ben kendi torunlarım okusun diye bazı kanıtları not düştüm. Umarım tüm eşekler böyle miraslar bırakır da eşeklikle eşek ırkı arasında doğrudan bir ilişki olmadığına dair bilimsel bulgulara derinlik kazandırırlar.

Gün: Badem çiçekleri dökülüyor, çıtırlar çok tatlı
Epey bir tantana oldu. Nümayişler, kavgalar, gürültüler, sandık kapıp kaçma oratoryoları, meydana bomba saklambaçları falan… Nihayet bitti. Evet diyenler sevindi kazandılar diye. Evetçi başının kendi artık saraydayken, sokaklarda barış için tantana yapılmaya devam edilmesinin teröristlik gibi bir şey olduğunu söylemesine çok içerledim.

Gün: Sisli bir sabahla başlayan çok sıcak
Tartışmalar ilgimi çekti. Okullar tatilde. Kuran Kursları tertip edilmiş. İki numara, karşı çıkan öğretmenlerle ahaliye ağzının payını verdi: İsteyen Kuran kursuna, isteyen tenis kursuna göndersin çocuğunu. Aklım karıştı. Sanki bir gariplik var bu lafta. İçim burkuldu.

Gün: Saman sarısı, feci sıcak
Bugün gelen haberler çok fena. Adam parti başkanı olmak için bir demet delege yakınını bizim samanlığa ortak etti. Sırada bekleyen büyük bir kalabalık varken, yaşına, dişine, kulak ölçüsüne, kuyruk boyuna bakılmadan kuralsız nizamsız kendi kafasına göre ortak çıkarmasını sindiremedim.

Gün: Bulut bol, hava hafif serin
Bir numara, kurultayda başkan olmak tutuşulduğu dönemde, 300 kusur kişinin şöyle veya böyle iş bulduğunu, işe girmiş kişileri durdurmanın doğru olmadığını, iki numarayı bu konuda uyaracağını söyledi diyorlar. İnanmadım.

Gün: Resmi tören kokusu çok
Türkiye Muhtarlar Federasyonu ve Muhtarlar Derneği heyeti bir numaraya BAŞ MUHTAR unvanı verdi. O da kabul etti. İlginç buldum.

Gün: Çok rüzgâr var, kirpikler tozu kesmiyor
Bizimkiler çok eğlenceli. Yılbaşı geliyor. Ağaç süsleyecekler. Amir diyor ki gölet bölgesindeki fidanları kesip alın. Suların altında kalacakmış. Bu adamların makinesi var, koca ağaçları söküp başka yere taşıyıp dikmek için bir ton para verdiler. Yangınlarla telef olan ağaç çok! Yenisini dikmeyi bırak, benim boyumdakileri kesip Noel Baba ile öpüştürün diyorlar. Aklım almadı.

Gün: Çok zamlı
Bizimkilerin elektrik diye bir aleti var, başları yıllardır dertte. Elle tutulmaz elini tutar, öyle bir icat. Uzun seneler beleşe kullandılar. Sonra fabrikasını kurdular. Seneler geçti, borç taktılar. Yetinmediler bakanlıkları gece aydınlatmasıyla süsleyip caka sattılar. Sonra ödeyenlere %30 zam yaptılar. Trişkadan protestolarla gaz alınıyor, hayretler içinde izliyorum.”

Gün: Hep aynı be yahu
Kendilerine eşeklik basanlara bakıp susuyorlar. Kendi kendilerini eşek yerine koydurtuyorlar. İnkar bile edemiyorlar. Samanı kesilir korkusu eşeklik hallerinin ana nedeni. Oysa ki bilmiyorlar, eşek olana saman veren çok olur.

Eşeksözümüz var meşhur: Büyüklenme ey eşek, senden büyük eşek var!