Hafta sonum zehir gibi geçti.

Pazar yazılarının epistemolojisi üzerine düşüne düşüne helak oldum. Küçük kız “kano da kano” diye tutturunca engin denizlere açıldık, dev dalgalarla mücadele ettik. İlk mücadeleyi iki kanoyu 25 dakikalığına kiralayıp 1 saate yakın keyif çatan ecnebi turistlerin bebelerine karşı verdik.

Zannımca İngiliz idiler: Çok emperyal bir duruşları vardı. Bebelerin kendi aralarındaki konuşmalardan bazılarının Rus olma ihtimalini de sezinledim. Lakin duruş yine emperyal idi. Etraflarında defaten turlayıp “oki oki, finiş finiş” bakışları attık küçük kızla. Tınmadılar! Neyse ki düdük sesi imdadımıza yetişti, kanoya zıpladık.

Denizci düğümleri, filika, sancak, yelken, alabora derken günümüzü gün ettik. Lakin esasen zihnim haşat oldu. Çünkü cumartesi yazdığım ve siz kıymetli okuyucularımla Pazar buluşan Pazar yazıları yazım, yazınca biten türden değil, bilakis okundukça düşünme kaldıran bir çalışma. Her çalışmamı gazete yönetimi müdahale etti mi diye iki farklı bayiden aldığım Havadis’ten kontrol etmek için defaten okuduğumdan, etkisinde kaldım kıymetli eserimin. Helak olmam yazmaktan değil, kendi yazımı okumaktan mütevellit.

Ciddi yazı yazabiliyordum da, bakalım ciddi bir radyo programı da yapabilecek miydim?

Allahtan eski cumhurbaşkanlarından Mehmet Ali Talat, “Bence en doğru ve mantıklı hükümet modeli bir CTP-UBP hükümetidir. Neden? Çünkü UBP eski UBP değil” demişti.

İşte ciddiyetin omurgasını yakalamıştım!

Evvela CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy’a ulaştı PARTY TIME timleri. Hemen canlı yayına aldık. Akansoy’a dünürcülük gecesini sorduk, soru havada kaldı. Maksat meseleyi koalisyon pazarlıklarına getirmekti ama ne çare? Yapmamış dünürcülük, var mı böyle bir şey? Hani güçlü gelenek? Laf işte!

Nasıl olacaktı bu koalisyon pazarlığı? Genel sekreter hangi tecrübesine dayanarak yer alacaktı bu ekipte? Allahtan geçici hükümet görüşmelerinde yer almış Asım Akansoy, kısa da olsa bir deneyimi varmış…

Programın önemli olduğunu, koltuk paylaşımının esası teşkil etmediğini ifade buyuran Akansoy’u dikkatle dinledim. En çok bana hitaben hep “sevgili Ali” diye hitap etmesi dikkatimi çekti.

Meseleyi eski cumhurbaşkanlarından Mehmet Ali Talat’ın “Bence en doğru ve mantıklı hükümet modeli bir CTP-UBP hükümetidir. Neden? Çünkü UBP eski UBP değil” açıklamasına getirdim. Mevzuyu çaktırmamak için “UBP eski UBP değil mi” diye sordum sadece. CTP Genel Sekreteri olmak böyle küçük şark kurnazlıklarını şıp diye yakalayacak bir hâl olduğundan, Akansoy UBP’nin özeleştiri sürecini yaşamadığından hala eski UBP olduğu cevabını şıp diye yapıştırdı. Saate baktım, uzatmasam program Music Box olacak, üsteledim…

“Sayın Talat’ın perspektifi Kıbrıs sorunu temelli. Türkiye ile ilişkileri kolaylaştırmak için UBP ile koalisyonu öneriyor olabilir. Bence sadece Kıbrıs sorunu ile ilgilenmek yetmez, iç meselelerle paralel ilerlenmeli” cevabını aldım devamla Akansoy’dan.

O zaman CTP ile Talat’ın siyasetinde makas farkı vardı. Zaten Talat 2009’da yapılan ve basına sızan ses kayıtlarında da aynı yaklaşımı öne sürüyor ve talep ediyordu. Talat cephesinde değişen bir şey yoktu demek ki!

CTP Genel Sekreteri olarak Akansoy şahsen, Talat’ın UBP-CTP koalisyonunun hem en doğru hem en mantıklı model olduğu düşüncesine katılmıyordu.

İşin ilginç yanı Asım Akansoy bıyıksızdı!

Eski genel başkan ve başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer geldi VIP konuk olarak PARTY TIME’a. Sorular aynı oldu haliyle. Soyer, Talat’ın en doğru ve mantıklı model CTP-UBP koalisyonudur açıklamasını önce değerlendirmeyeceğini, yorumlamayacağını söyledi. Lakin araştırmacı radyocu “peki” deyip susup kalamazdı.

Soyer yılların belagat üstünlüğü ile ilk bakışta doyurucu gelebilecek şu yanıtı verdi:

“Denizdeki balığı şimdiden tartışmamak lazım. Bu benim alışkanlığımdır. 50 hükümet kurulup 70 tanesinin bozulduğu bir dönemde somutlaşma olmadan değerlendirme yapmam. Önce Genel Başkan görevi alır, yetki kurulların değerlendirmesi çerçevesinde görüşmelerini yapar”.

E biz de meslekte bunca seneyi gonnara toplayarak geçirmemiştik ama…

Yeni soruyu sorduk haliyle:

Alttan girdik, üstten çıktık cevabı aldık Soyer’den. O zaman Talat denizdeki balığı mı tartışıyordu?

Hooppp Soyer’den cevap geldi:

“Sayın Talat’ın UBP-CTP koalisyonu önerisini doğru bulmam”!

Dikkatle not ettim Ferdi Sabit Soyer bana program boyunca “Sayın Ali” diye hitap etti. Oysa ki daha önceleri “Ali dostum” diyordu kendileri bana. Papyonu ciddiye alıyor olabilir miydi? Bu resmiyet papyon yüzünden miydi? Vallahi sordum, billahi sordum.

Cevabı özele girdiğinden gazete köşelerine malzeme etmeyeceğim. Bu denli de bir meslek etiğine haizim vesselam…

Soyer CTP’nin bıyıklı vekillerindendi. Akansoy ise bıyıksız vekillerinden. Mehmet Ali Talat’ın UBP-CTP koalisyonunun hem en doğru hem en mantıklı model olduğu düşüncesine ikisi de katılmıyordu.

Talat kala kaldı mı denizdeki balık gibi UBP sevdasında?

Doç. Dr. Mehmet Hasgüler ile devam ettik. Acayip keyifli, acayip siyaset felsefesi tadında, kitabi bilgi ile pratiğin buluştuğu bir muhabbet oldu. CTP-UBP koalisyonunun son 10 yıllık CTP serüvenine tüy dikmek demek olacağını ifade ettiler. Meseleyi açtık, lakin teşbihin izahı Yayın Yüksek Kurulu’na takılmış olabilir. Endişeliyim!