Ey yaz, geldinse kapıyı 3 kere tıklat… “Sıcağı, güneşi, teri, denizi ve kumu getirdim” de.

Herşeyin doğallaştığı bu yarıvatanda, umudumuz doğada. Siyaset bile işini doğaya havale etti bu bahar: Kıbrıs’ta barış engellenemez!

Ey yaz! Geldinse üç kez tıklat kapıyı: “Size doğal olarak cehennem sıcağını getirdim” de. “Doğal olarak yanıp tutuşacaksınız bu yaz yine” de.

Siyesiler bile, siyasal mücadelenin doğal olarak bazı sonuçlar getireceği kanaatinde bu yarıvatanda. Anavatanda işler zaten artık “inşallah, kısmetse olur”a havale…

Bu yaz doğal olarak gelecek. Bak, bugün de yağmur yağdı. Halbuki aylardan Haziran ve mevsimlerden yaz. Doğa bile doğal olarak seyretmiyorken, siyaset nasıl doğal olarak seyredecek ki?

Siyasette doğal olan nedir ki

Kıbrıs’ta doğal olarak gittiğimiz yer neresidir ki?

Doğal iktidarlar ve doğal muhalefetler nasıl olur?

Siyasette mucizeyle, sihirle, tılsımla hangi kapılar açılır?

Karpuzun, kavunun, kirazın mevsimi gelir de, barışın mevsimi mi olur?

Avrupa Birliği üyeliğinin mevsimi hangisidir? İlkbahar mıdır, yaz mıdır, kış mıdır, sonbahar mıdır AB üyeliğinin mevsimi?

İşi doğaya havale etmek, siyasal süreçleri doğallaştırmak, marjinallikten kurtulmanın en kestirme yolu mudur ki?

Merjinallikten merkeze kayan o delik deşik yollarda, liberal mi, sosyalist mi olduğunuzu unutturmanın, tartıştırmamamın en kestirme yolu, siyasete manav reyonu muamelesi yapmak mıdır?

Ey yaz! Geldinse 3 sefer tıklat kapıyı: “Size sıcağı, teri, denizi ve kumu getirdim. Ama Kıbrıs sorunu ve seçimlere bir etkim olmayacak. Uyanın” de.