Ahmet Kaya yüzünden bir kalbin kırılacağını, bir kalp kıracağımı deseler “hepimiz beslemeyiz hepimiz çapulcuyuz” der geçerdim. Ta ki bugüne kadar. Party Time’ın ilk gününde başıma iş açtı Prof. Dr. Eser Köker hocam.

Sabah kahvesinde “KKTC’de ilk kadın başbakan 40 gün için ama sanki evladiyelik gibi sevinç yarattı” deme gafletinde bulundum.  Hocamın gözleri yuttu beni! “Toplumun yarısı siyaset dışında, sen ne anlatıyorsun” diye fısıldadığında oturduğum yerde doğrulmak, bir kendime gelmek durumunda kaldım.

107.8’deki Radyo Havadis’te başlayan PARTY TIME’a her seferinde yapacağım gibi Gogol  Bordello’nun “Start Wearing Purple” parçasıyla başladık. Haliyle mor feminist hareketin de sembol rengi. Zaten programın ağırlıklı kısmı da öyle geçti. 12 konuğun 5’i erkek 7’si kadındı.

Mülteci Hakları Derneği Başkanı Ceren Göynüklü, FEMA Aktivisti ve CTP Lefkoşa Milletvekili adayı Doğuş Derya, Yrd. Doç. Dr. Pembe Behçetoğulları, FEMA Aktivisti Avukat Aslı Murat, Yrd. Doç. Dr. Meltem Samani, Canan Öztoprak ve Şerife Ünverdi programa damgasını vurdu. Hüseyin Güven, Mehmet Eziç, Şahap Aşıkoğlu, ve Ayhan Salih Korel gölgede kaldı. Programın rengi mordu!

Kıbrıslıtürk siyasetinde kadının ne adı ne tavrı vardı. Parlamentodaki kadın adayların kadın sorunlarını dile getiriş ve politika sergileyişlerini yetersiz bulduğunu açık yüreklilikle ifade eden Doğuş Derya’nın temel adaylık gerekçelerinden biri buydu. Parti içindeki süreçlerde bugüne kadar, özellikle seçim programının hazırlanması sürecinde etkili olmadığını belirten Derya, adaylığı konusunda kadın arkadaşlarının destek ve teşviki ile karar aldığını belirtti. Doğuş Derya daha ilk gençlik yıllarından itibaren ÜTK’dan tanıdığım, kendi duruşu ile toplumsal hayatın zor yerlerinde kendini ifade edip özerk bir alan oluşturan dostlarımdan biri.  Aday olduğu partinin kadın politikaları ve ataerkil söyleminin radikal değişimine ciddi katkısı olacağını tahmin ediyorum. Kıbrıslıtürk siyasal hayatına girişi parlamentoda bir koltuk sahibi olup olmamasından daha önemli. Doğuş Derya’nın CTP içindeki söylemsel değişimi kışkırtacak birikiminin parti siyasalarına yansımasını birlikte göreceğiz.

Aslı Murat, “Kıbrıslıtürk siyasal hayatında kadının yerinin dar olmasının önündeki hukuki engeller değil toplumsal değerler ve ataerkil yapıdır” derken, toplum değişimin mevzuattan daha önemli olduğunun altını çizdi.

Ceren Göynüklü, insan ticaretinin uluslararası bir sorun oluşunu kapitalizm eleştirisi ile analiz etti. Pembe Behçetoğulları, hem bir iletişimci hem bir kadın hakları savunucusu olarak toplumsal dönüşümün önemine vurgu yaptı. “Neden bu haldeyiz” sorusuna toplumsal dönüşümün uzun soluklu bir süreç olduğunu, toplumsal dönüşünün akşamdan sabaha, seçimden sandığa bir çırpıda olabilecek bir iş olmadığını vurgulayıp “her şeye rağmen iyi bir gelecek için umutlu olmalıyız” dedi.

Programın en tatlı yeri ise UBP Milletvekili Şerife Ünverdi’nin söylediklerine “politika bizim ülkede yapılan türden bir şey değil, o yüzden yokum” diyen Yrd. Doç. Dr. Meltem Onurkan Samani’nin verdiği yanıttı.

Şerife Ünverdi “Kadın erkek eşittir. Kadınlarımız erkelerle her alanda yarışıyor. Biz Atatürkçü kadınlarız” dedi. Bakanlığı döneminde kadın sorunları ile ilgili yaptığı 3 temel icraatın ne olduğu sorusuna yanıt alamayınca, en azından birini ifadesini rica ettim. Kadınlarımız annelik duygusuyla siyasette ne kadar çok yer alırsa sorunlar o kadar sevecen bir şekilde çözülür yanıtını verdiler. Ardından bir dönem milletvekili adayı olan ve ardından da  parti genel sekreterliği  görevini yürüten Meltem Onurkan Samani, “kadının politikada neden temsili yetersiz” sorusuna şu tatlı cevabı verdi:

“Şerife hanımın anlamadığı gibi meseleyi anlamamak, bunun en büyük nedenidir”.

Gelelim Ahmet Kaya meselesine.

Nazan Öncel’den iki parça, Göksel, Nilüfer, Lauri Anderson, Shirly Bassey ve Sezen Aksu’dan seçme parçalarla bezeli programın Gogol Bordello dışındaki illa ki sanatçısı Ahmet Kaya idi. Ahmet Kaya’nın “Entel Maganda”sını mor renkli duruşun da eleştirdiği ataerkil değerlerin kuşattığı çarpık ideolojik duruşun erkek sesinden eleştiri olarak erkek sesli bir destek atışı olarak yayına verdik.

Demek ki Ahmet Kaya da kendini izahta müşkülatı olan bir sesmiş; kalp kırdı gözüm!

Kadının yeri dar olunca, demek ki ironiyi idraki müşkülat arz edebiliyor; daha itinalı olacağım vesselam.