Bu kapıları kim açtı? Kime sordu da açtı? Politikacılar mı, halk mı? Kim açtı bu kapıları?

Herkes biryerlere yetişme gailesiyle bir oraya bir buraya gidip geliyor. Cep telefonuyla arananlara eskiden “neredesin” diye sorulurdu, şimdi “güneyde misin” diye soruluyor.

Kim açtı bu kapıları? Kime sordu da açtı?

Teyzemin evine Rum sahibi gelmiş. Tuvaletten mutfağa, yatak odasından bahçeye her bir yerleri gezmiş. Duvardaki aynasını istemiş, kitaplarını, bahçedeki ağalardan birkaç portakal koparmayı… Oğlu “sonra alırız kitapları anne” demiş. Teyzeciğim, “Ev de senin, eşyalar da senin, ağaçlar da senin. İstediğini al götür, sorma bile” demiş.

Kim açtı bu kapıları? Kime sordu da açtı?

Az önce kapı komuşum Pembe teyze, Çatalköy’e, eski evine giden Rum’un bahçedeki nanelere saldırdığını söyledi. Niye ki, diye sordum: Rahmetli anneciğinin vasiyetiymiş, paskada pilavunaya eski evinin bahçesinden nane koyması.

Kim açtı bu kapıları? Kime sordu da açtı?

Birkaç saat önce kuzeye geçerken, elinde bir zeytin dalıyla güneye dönen bir Rum ile karşılaştık. Tepebaşındaki evinden koparmış: ”29 sene aradan sonra en büyük hediye, en büyük mucize bu işte” deyip zeytin dalını salladı.

Kim açtı bu kapıları? Kime sordu da açtı?

Öğle saatlerinde trafik ışıklarında sağa sola bakınan bir Rum plakalı araba gördüm. Yanında durup nereye gideceğini sordum: Mağusa, dedi. “Fellow me” dedim. Takıldı peşime. Ben kimim? Neyin nesiyim? Nereye götürür, ne fenalıklar yaparım? Umurunda değil… Takıldı peşime ana yola çıkarıp doğuyu işaret ettim. Korna çalıp ışık yaktı, selam verdi. 29 yıllık sihirli kutuyu aralamak üzere yola koyuldu.

Güneydeki Özgürlük Meydanı’nda Rum, kuzeydeki Girne Limanı’nda Türk bulabilene aşkolsun.

Kim açtı bu kapıları? Kime sordu da açtı

Oysa ne rahattık, ne huzurluyduk: Rum asan kesen, fenalık yapıp hep öldüren vahşi bir düşmandı. Domuzdan post, Rumdan dost olmazdı.

Kapalı kapılar ardında fantazilerle “haklıyız gururluyuz” pohpohlamalarıyla ne de rahattı yöneticiler. Kahpe Bizans’ın oyunlarını bozan akıllı yöneticiler… İyiliğimizi güzelliğimizi isteyen, bizi düşmanın şerrinden koruyan zeki yöneticiler… Kapalı kapılar ardında, çocuklar gibi şendik. Tayakkuzda yaşamayı alışkanlık haline getirmiş izole insanlardık, ne güzel.

Kim açtı bu kapıları? Kime sordu da açtı?

Kim açtı gözümüzü, kime sordu da açtı?

Sormazlar mı adama sandıkta?