Yaş 40’ı geçti de 20’lerde bile diskolara clublara şöyle bir akıp coşamayan bir orta yaşlı genç olarak Party Time’ı kendi zaaflarıma alet ettim. Vallahi de billahi de memleketin en yıldız DJ’lerine musallat oldum. Clublarda ne çalıyorlardı? Coşkuyu nasıl tırmandırıyor, nabzı nasıl tutuyor, hit parçaları nasıl takip ediyorlardı? Meraktaydım.

İyi de, küt diye DJ kardeşlerim aranıp “clublara akamadım, meraktayım bir anlatsana bana” denmezdi ki. Sağlıklı ve ikna edici bir zemin bulup meseleyi kamufle etmeliydim.

İyi ki şu seçimler var da meze yapıyoruz PARTY TIME’a. Birkaç dakika düşündüm. Derin ve incelikli düşüncelere daldım. Allem ettim kallem ettim, beyin kıvrımlarımda ışık hızında bir tur attım. Hop! Evreka!

BAYRAK SALLAMAYA NE GÜZEL YARAŞIR
Sabah ve akşam saatlerinde kent girişlerindeki çemberlerde eğlenmeye çalışan kalabalıklar toplanıyor, gelip geçenlere bayrak sallıyor, el sallıyor, zafer işareti yapıyordu. Bunlar particilerdi. Clublardaki, diskolardaki gibi değildiler lakin siyaseten particiydiler. Kurduk bağlantıyı şıp diye işte!

DJ kardeşlerim çemberlere ücreti mukabili 03’ten geçici kadroyla istihdam edilip sezonluk hizmet verseler, çember coşkusuna hangi parçalarla coşku katarlardı?

Bu kisve altında meseleye giriş yaptık.

OYALAMA BENİ
DJ Joker olarak ünlenen Hasan Çolakoğlu Caprice Bar’da bu sezon. Davet ettik, sağ olsun kırmadı geldi PARTY TIME’a VIP davetli olarak.

Çemberlerdeki mesai başlangıcı ve mesai sonlarındaki bayrak sallama partilerine ne yakışırdı? Soru bu. DJ Joker biraz asabiydi. Mekandaki  insan profilini gözlemliyor, nabzını tutuyor ve coşkuyu veriyordu. Yılların tecrübesi ile nabza göre şerbet vermenin ustası olmuştu. “Aralara nostaljik parçalar atmadan olmaz” diyen DJ Joker, ‘oldies’ (eski püskü, antika olmasına az kalan demek olmalı) meselesine temas etti.

Hangi yıllardı bu ‘oldies’? Aha da 70’ler ve 80’ler… Bu lafın altında kalamazdım:

“Çocukluk ve ilk gençlik yıllarım o yıllar. Eskiler deyip yerin dibine sokmasana DJ’ciğim Ali abini” diye çıkıştım. Kendine geldi.

DJ Jokeri çember partileri için siyasetçi partilere Ajda Pekkan’dan “Oyalama Beni” parçasını yakıştırdı.

Oldukça politik bir mesaj içeriyordu bu seçim. Çemberde sabah akşam bayrak sallamanın felsefesini çözmüş, göz boyayıp oyalamanın materyalist eleştirisini yapıyordu DJ Joker. Allah razı olsun, fikrine telif de istemedi, “Çemberlerde bayrak sallayan partilerden isteyen alsın fikrimi bila ücret kullansın” deme nezaketini de gösterdi. Paylaşımcı sosyalist bir duruşun izlerini yakaladım sözlerinde.

Jungle  Club’ta coşku üreten DJ Andım Çağdan ile de irtibata geçtik. Bizim Hamdullah’ın nişanlısı. Hamdullah diye diye teknik masadaki Seda Günsoy’u dinleyiciler siyahi Afrikalı bir eleman olarak tasavvur etmeye başladığından, konuya netlik de getirmiş olduk.

DJ Andım Çağdan, “siyasi partiler hep eski plakları çalıyor, sıkıldık artık” demez mi? Bak sen delikanlıya… Yaşı daha 31, dil pabuç kadar! “Kırık plaklardan vazgeçsinler. İnsanlar artık USB’den, internetten müzik dinliyor, yenilesinler kendilerini, çağa ayak uydursunlar” demez mi?

Şimdi PARTY TIME’ı siyaseten alerjik belleyecek. Alakası yok vallahi. Hep bu DJ’ler yüzünden!

ICE’ın DJ’i Emrah Polat’a buzlandık. Emrah Polat, mekândaki coşkunun düştüğünü gözlemler gözlemlemez tedbir aldığını anlattı:

“Hatayı fark ettiğim an, tempoyu değişirim. Anında tempoyu yükseltirim. İnsanlar radyoda duymadığı parçayı, kulak aşinalığı olmayan parçayı DJ’den dinlemez, coşmaz, eğlenemez. Tanıdık, bildik parçalar tutar clublarda”.

Andım Çağdan çember partilerine official parça için “Arada Sırada”yı tavsiye etti. Bu da pek bir politik eleştirellik ihtiva eden bir fikir. Hey Allahım! Eş torpilinden Armin’den “Waiting for the night”ı çaldık. PARTY TIME tam bir club tadında devam ediyordu.

ELEKTRONİK MÜHENDİSİ DJ
DJ Privilage olarak ünlenen Mehmet Atamtürk’e irtibatlandık. Kendisi bir elektronik mühendisi. Müziğin evrensel bir dil olduğunu teferruatı ile anlattı DJ Privilage bize. Yahu burası PARTY TIME, altı üstü eğleniyoruz biz, DJ’ler felsefe yapıyor. Canları sağ olsun artık…

Kendisine UBP’nin sosyal medyaya düşen UBP’nin seçim şarkısını dinlettik. Müzikaliteyi zayıf, ritmi basit buldu. Gençliğe denk düşmez, daha elektronik ritimler gerekirmiş efendim… Kendi elektronik mühendisi ya, o yüzden mi elektronik müziği seviyordu? “Galiba öyle” dedi.

W Club’ın DJ’i Haşim Volkan beyefendiyi aldık VIP konuk olarak. O da felsefik bir DJ çıkmasın mı? Çember partilerinde siyasi partiler ne çalsın diyorum o, “Yıllardır hep aynı yanlışlar, hep verilip tutulmayan aynı sözler, iş yapsınlar iş” demez mi? Hay Allahım ben neredeydim? Burası PARTY TIME mı, Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı mı? Ne bu hal?

TRANSA GEÇSİNLER!
DJ Doğuş Kılıç geldi ve iki kelime edip ortalığı dağıttı iyice. “Çemberde bayrak sallarken trans müzik çalsınlar, zaten partiler seçim dönemi transa geçiyor bari müzikle de uyum sağlasınlar”.

Locca’nın DJ’i Umut Özsoy çember partilerinde partilere resmi bayrak sallama müziği olarak Hande Yener’den “Ya Ya Ya” adlı parçayı önerdi. Yayında iki dakika dinledik sözler müthiş: “Mantık ve kalp yarışta, kaldık yokuşta”… Vayyy, yine eleştirel aklın cilasıyla parladık.

Kısa keselim.

Ejder Aslanbaba PARTY TIME’da idi. Twetter’den duyurdum, Facebook’tan duyurdum: Kaçıran ağlamasın!

Ciddiyim. Tek satır yazmayacağım. Sadece muhabbetin sonunda Kayahan’dan “Sarı Saçlarından Sen Suçlusun” adlı parçayı kendilerine armağan ettim, son derece beyefendi bir tavırla karşılayıp, kahkaha ile kabul buyurdular.

Bahtiyarım…