Gerçekle yapayın, sahiyle yanılgının içiçe geçmesinde hayatın suçu kadar bireyin de suçu var, eğer ortada bir suç varsa…

Sahicilik hissini yitiren, göz görmeye göremeye düşülen girdabın ilk halkalarında dolanıp dururken çok iyi birşeymiş gibi gelen sürüklenmeler, dibe yaklaşıldıkça ağır bir yük olur insanın sırtına.

Kendini bir rüzgara, bir dalgaya bir akıntıya bırakmak, hayatı kontrol etme tutkusundan bir kaçış anında denk gelir kimi zaman; oradan oraya savrulumak ister insan, sayamayacağı yıldızları bir gözünü kapayarak saymak ister, göz görmeye görmeye.

Gidemeyeceği uzaklarda olduğunu sanır, kaçamayacağı mesafeleri ardında bıraktığını sanır insan.

Sahicilik hissini yitirir birden: Nedir bu olup bitenler, diye sorar. O an, sahilerin geri döndüğü andır.

Kötü bir tek kişilik oyunda rol alma talepkarlığının insanı götürebileceği mesafe, yüreğinin ve beyninin iki milim ötesinden fazla değildir oysa.

Büyük tutkular, büyük umutlar ve büyük heyecanlarla büyük coşkular, hayattan kopuş anlarında denk gelir. Peşisıra sürükler insanı. Gittiğinizi, kaçtığınızı, yeni bir limana doğru hızla yol aldığınızı sanırsınız, yanılırsınız. Ortada kötü bir tek kişilik oyun vardır, siz de asla rol alamayacak bir talepkar…

 

Bir yanınızda yaşınız, bir yanınızda başınız, yanıbaşınızda sıradanlıklarınız ve sahicilik hissinizi diri tutan çok basit düğümlerimiz, sizi hayata bağlayan, hayatı sizin hayatınız yapan.

 

Kaçılmak istenen bir anne kucağı mıdır, ana rahmi midir? İlk ayrıldığımız yer olan, kendimizi güvende hissettiğimiz o ana rahmi midir dönmek istediğimiz her göz görmeye göremeye düşülen girdabın ilk halkalarında yaşanan coşku?

 

Dolanıp dururken çok iyi birşeymiş gibi gelen sürüklenmeler, dibe yaklaşıldıkça ağır bir yük olur insanın sırtına, orası bir hiçliktir diye aslında.

Sahicilik hissini yitirdiğimiz her an, tek kişilik kötü bir oyunda rol alma talepkarlığının doruğa vardığı anlar mıdır?

Kocaman bir oyun sandığımız o kötü senaryonun tek kişilik kadrosu, kimseye rol verecek durumda değildir oysa ki… Oyun, tek kişilik yazılmıştır. Figüranlara bile yer yoktur tek kişilik oyunlarda.

Dönüp döneceğiniz yer, kendi sahilerinizdir.

Rol talepkarlığı sona erdiğinde, sahicilik hissinizi yeniden kazanır, yeniden kendinize değer verirsiniz aslında: Oyunun yazarı siz olursunuz ve hatay devam eder, hem de tüm sahiciliğiyle…