İki toplumlu, iki bölgeli sistemin garanti mekanizmasının da ikili olması meselesinin Davos’ta diplomatik koridor rastlaşmalarında mevzu olup olmayacağını göreceğiz.

Kıbrıs’ta tarafların adanın askersizleştirilmesi ile değişen pozisyonlarına bakmadan, yeni garanti sistemi paradigması ile ilgili şu noktaların altını çizelim:

  1. Hukuk yazım tekniği açısından, yürürlükteki “üniter devleti garanti eden” sistemin çözümle oluşturulacak iki bölgeli, iki toplumlu temele oturan federal devlet için de geçerli olması mümkün değildir.
  2. İki toplumun zıt güvenlik/tehdit algıları söz konusu.
  3. Referandumda iki güçlü evet için, coğrafi sınırları belli olan her iki parça devletin nüfus çoğunluğunun güvenlik endişeleri ve tehdit algılarını esas alan yeni garanti sistemi gündeme gelecek.
  4. Türkiye’nin kuzey parça devletinin toprak bütünlüğünün garantörü olması, güneyin bunun dışında kalması kuvvetle muhtemeldir.

Bu formül, Kıbrıslıtürkler’in güvenlik endişelerini %100 tatmin ederken, Kıbrıslırumlar’ın güvenlik tehdidi algılarını da %100 ortadan kaldırır.

Peki çözüm öncesinde bir uluslararası antlaşma olan garantiler meselesinin karara bağlanacağı 5’li konferansta bu noktaya gelinebilir mi?

ORTAK ORDU
Henüz garantiler meselesi müzakere masasına gelmemiş olsa da, tarafların ana yaklaşımları bellidir.

En dikkat çekici unsur, geleneksel Kıbrıslırum resmi söyleminin çok güçlü bir argümanı olan “silahsızlandırılmış ve askerden arındırılmış bir Kıbrıs” talebinin ortadan kalkmış olmasıdır.

Kıbrıslırum siyaseti için askersizleştirilmiş Kıbrıs ülküsünün yerini, ortak Kıbrıs ordusunun kurulması aldı.

Ortak Kıbrıs ordusu, adanın askersizleştirilmemesi demektir.

Bunun kadar dikkat çekici bir diğer unsur ise, Türkiye’nin neredeyse Kıbrıs’ın askersizleştirilmesini talep eder noktasına gelmiş olmasıdır. TSK’nın, iki toplumlu ortak bir Kıbrıs ordusu kurulmasına son derece olumsuz baktığı biliniyor.

TSK’nın bu bakışın temelinde, ortada resmi bir ordunun olması ile birlikte kaçınılmaz olarak silah ve cephane ithalatı, sevkiyatı, muhafazası ve etkin denetiminde meydana gelebilecek zafiyetlerin Kıbrıs’ı yeniden bir paramiliter çatışma ortamına sürükleme riski değerlendirmesi var.

GÜNEYİN 3 ÖNERİSİ
Kıbrıslırum siyaseti için askersizleştirilmiş Kıbrıs ülküsünün yerini, ortak Kıbrıs Ordusu kurulması fikrinin alması,  adanın askersizleştirilmemesi demek.

Bu fikrin değişmiş olması, yeni devletin garanti sistemi ile ilgili taleplerle doğrudan ilgilidir.

Kıbrıslırumların tehdit algılarının esasını, Türkiye’nin garantörlüğünün devamı, müdahale hakkının baki kalması teşkil ediyor.

Ortak Kıbrıs ordusu, bu tehdit algısını ortadan kaldıracak üç formülden ikisi için hukuki zemin oluşturan bir argümandır.

“Türkiyesiz bir garanti modeli” için güneyde dillendirilen seçeneklerde ilki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin garantörlüğüdür.

Bu formülün benimsenmesinin temel motivasyonu, Türkiye’nin veto hakkının olmamasıdır.

İkinci öneri, AB’nin garantörlüğüdür.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı çerçevesinde oluşturulan, komutası Avrupa Konseyi’nde olan ve müstakbel Avrupa Ordusu’nun ilk fiili adımı olarak nitelenen sembolik yapılanmaya Türkiye de dahildir.

Bu seçenek, ancak ordusu olan devletler için söz konusudur. Ortak ordunun varlığı, garanti sistemi seçenekleri arasında AB formülü için gerek şarttır.

Üçüncü öneri NATO garantisidir. NATO ordular arası bir yapı olduğuna göre, ordusu olmayan Kıbrıs’ın üyeliği veya garanti ilişkisi kurması mümkün olmaz.

Askerden ve ordulardan arındırılmış birleşik Kıbrıs’tan, askeri ve ordusu olan Kıbrıs’a evrilen politik tutumun arkasında yeni garantörlük sistemi ve deregasyon pazarlığı var.