Hayattan izin günlerim…

Bir çırpıda uzaklaşılabilen birşey değil hayat haliyle…

Hayatın bir parçası olan diğer şeyler de beraberinde izne çıkıyor insanlar.

Mesela iznimin başladığı gün okuduğum şu devlete kim sahip çıkar meselesi beraberimde geldi benimle…

Hatta Türkiye ile tam bir uyum içindeyiz deyivermişbulunulmasının şokunu henüz atlatamadan bir de bu gelince…

Hey Allahım, nelere kadir şu oyculuk!

Uzun bir yolculukla bile kaçılamıyor oycu duruşların iğreti pozisyonlarının yarattığı çökme tehlikesinden…

Ya hepimizin üstümüze yıkılırsa?

Ya yine hep beraber kalırsak bu holisbikyanın altında?

Kime soracağız hesabını, kime anlatacağız derdimizi?

Hem çok olmayacak mı müdahale ettiler, müdahale ettiler diye yırtınmamız için?

Haliyle soracaklar: Hangi yüzle gülüm, hangi yüzle bağırıyorsunuz aslanlarım, diye…

Yüzümüz mü kızaracak?

Bilemem…

Seçim sathında oyculuk kaçınılmaz mıdır?

Nedir bu oyculuk?

Literatürde yeri var mı?

Hem de nasıl…

Siyaseti, siyaset yapmak için değil, oy toplamak için yapmaya popülizm denir galiba…

Bir diğer deyişle oyculuk.

“Memleketimden insan manzaraları”nı okudunuz mu?

Ya “Memleketimden oyculuk manzaraları”nı izliyor musunuz?

Diyenin de inanamayacağı aşikar söylenmeler, çıkışlar.

Diyen inanırsa o başka tabii… Bilemeyeceğim.

Bu sabah bir baktım… Statükocularla asla denmiş.

Açık bir duruş.

Bir taraftan satatükocuların “günahsız amatör genç liderli barışçılımsı” partisi ile paslaşanlar, bir tarafta statükocularla gidilebilecek bir yer kalmadığını söylemekle yetinmeden birlikte yürüme ihtimalinin de hiçbir koşulda olamayacağını net bir şekilde ortaya koyanlar…

Elbette “günahsız amatör genç liderli barışçılımsı” statükocularla paslaşıldığı bir tevatür…

Öyle bir tevatür ki haberlerin satır aralarında, “günahsız amatör genç liderli barışçılımsı” partinin “günahlı profesyonel yaşlı liderli barış düşmanı” babası tarafından yenilip yutulacağı ve “oyculuk” uğruna bir kenara atılacağı bile yazılıyor…

Ne tesadüf, değil mi? Elbette çok tesadüf!

Denktaş-UBP ittifakı koalisyon hattını kamusal dolaşıma soktuktan kerli, “günahsız amatör genç liderli barışçılımsı” ittifak edilebilecek bir alternatif olarak konumlandırılıyor…

Oh, ne ala!

Babasını sat, oğlunu al.

Şimdi tatil zamanı.

İzindeyim.

Üstüme gelmeyin.

İşte yaz ayları çok moda olan bir mini test:

Statükocularla statükoyu değiştirmek mümkün müdür?

a) Niyetiniz hükümetçilik mi oynamak değilse: Hayır.

b) Niyetiniz yine hükümetçilik oynamaksa: Evet.

c) Niyetiniz şükrancıların sizden çok sevdiği ve sevildiği belli adresten icazet almaksa: Belki de evet.

d) Niyetiniz ceberrut dediğiniz devleti ceberrutluktan arındırıp satatükoyu yeniden tanımlamaksa: Kesinlikle evet.

e) yarın ne olacak belli değil diye açık bir duruş sergilemeyi modernist bir tıkanma olarak görüyor ve postmodernist bir konumlar stratejisi içinde gezinmeyi “politik doğru” olarak tanımlıyorsanız: Ne haliniz varsa görün.

Yanıtlarınızı, Aralık ayında sandıklar açılana kadar kimseye söylemeyin.

Ne olur, ne olmaz…

Adınız düşmana falan çıkar aniden… Kahraman üretme merkezi, hain üretme merkezi oluverir alimallah…

Şeytan kulağına kurşun…