Gazetecilik günlerimin en başlarında, rahmetli Mehmet Ali Akpınar Butros Ghali’nin BM Genel Sekreterliği döneminde, yine Denktaş’ın müzakereci olduğu bir Kıbrıs Zirvesi’ni izlemek üzere New York’ta idi.

Ben yine okul tatili arası full time stajyer bir gazeteci adayı olarak Kıbrıs Gazetesi’nde çalışıyordum.

Denktaş New York’a hareket etmeden önce “önüme harita konulur, toprak tavizi istenirse yumruğumu vurur masadan kalkar dönerim” demişti.

Kıbrıs nefesini tutmuş yine o uzak diyarların merkezi New York’a kilitlenmişti.

Saat farkı nedeniyle New York’ta başlayan müzakerelerle ilgili son dakika gelişmeleri için sabahın ilk saatlerine kadar beklemek durumundaydık.

Tüm gazete hazırlanır birinci sayfayı beklerdik.

Sabahın ilk saatlerinde telefon çalar, Rahmetli Mehmet Ali Akpınar, “Yaz abiciğim” diye söze girerdi.

İlk haber, kanımı dondurmuştu.

Akpınar New York’tan Denktaş’ın Butros Gali’ye harita sunduğunu söylüyordu. Hem de alternatifli çalışılmış birkaç harita.

Önce yanlış anladığımı düşünüp “Abi, Denktaş mı sundu haritaları, yoksa Ghali mi?” diye sormadan kendimi tutamamıştım.

Akpınar, “Denktaş abiciğim, alternatiflerle birkaç harita sundu” demişti.

Haberi yazdırmış, birinci sayfayı tamamlamıştık.

O haberle anladım ki siyasetçilerin ne dediği değil ne yaptığı önemlidir.

O haberle anladım ki, Denktaş’ın bir dediği bir dediğine uymayabilir.

O haberle anladım ki, diplomaside erkeklik sökmez.

O haberle anladım ki, Sarayönü başka New Yok başkadır.

O haberle anladım ki, bir gün New York’tan birileri arayıp, söze “Yaz abiciğim, Kıbrıs sorunu çözüldü, imzalar atıldı” diyebilir.

O haberle anladım ki, böyle bir haberin kaynağı, New York olur, Davos olur, Brüksel olur ama Lefkoşa olamaz.

Bir telefon çalacak, gece nöbetindeki bir muhabire New York’tan arayan bir ses “Yaz abiciğim” diye not ettirmeye başlayacak.

O ses Mehmet Ali Akpınar olamayacak ama büyük ihtimal haberde adı geçen imzacılardan biri yine Denktaş olacak.

Ama bugün, ama yarın…