Avukat Barış Mamalı ve Tahsin Mertekci, 17 Haziran tarihinde bir açıklama yaparak anayasa değişikliği ile ilgili değişiklikler içinde yer alan çocuk hakları ile ilgili düzenlemeyle ilgili şu görüşleri dile getirdiler:

mamali_mertekci

“Çocuklarımıza Verdikleri Değeri Meclisteki Oylama Esnasında Yerle Bir Ettiler

Bu yeni bir madde olarak anayasaya eklenmiştir. Olumlu bir düzenleme gibi görülse de sanki çocuk hakları anayasada yer almazsa ıslahevi ve çocuk mahkemeleri kurulamayacak gibi bir akıl kandırması ve algısı yaymaya çalışmaktadırlar. Islahevi veya çocuk mahkemesi kurabilmek için iktidar istendiği anda yasa yapıp bunları derhal kurabilir. Anayasayı değiştirmesine gerek yoktur. Bunların gerçekleşmesine zaten anayasada da herhangi bir engel yoktur.

Esas bize bu konuda meclis oylaması esnasında oynadıkları oyunları anlatsınlar. Altına imza atarak halka gösterdikleri taslaktaki güzellikleri neden kapalı kapılar ardında yiyip yuttuklarını açıklasınlar. Çocukların evrensel haklarını gösteren bölümleri son dakika oyunları ile mevcut maddeden çıkarttılar. Yani asıl önemli olan hak ve özgürlükleri çocuklarımıza layık görmediler.

16 Nisan tarihli öneride yer alan aşağıdaki bölümler meclis içi dönen dolaplar ile ortadan kaldırıldı, değişikliklerden çıkartıldı:

  1. Çocukların “eşitliği”
  2. Çocukların her türlü “ayrımcılığa” maruz kalmaması.
  3. Çocukların düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
  4. Çocukların ifade özgürlüğü
  5. Mülteci çocukların hakları

Kuşa çevrilmiş ve herhangi bir ciddi hak ve özgürlük koruması tesis etmeyen bu madde nasıl övülebilir ki?”

Hak hukuk üstünlüğü başkanı avukat Mamalı’nın altında imzası olan bu değerlendirmeyi doğru kabul ederek sosyal medyada aşağıdaki görseli paylaştım.

mamali

Cenk Diler, paylaşımın bariz bir gol olduğunu yazıp beni ikaz etti. Ardından Özgür Çelik benden “gerçeği ve gerçeği söyleyip yazacağıma kendime söz vermemi” istedi.

İkaz ve söz talebini müteakip süratle Mamalı ve Meretekci’nin doğru kabul ettiğim değerlendirmelerinin anayasa komitesinde uzlaşılan ve genel kurulda değiştirilerek referanduma sunulacak son haldeki ilgili maddedeki şekliyle mukayesesini yaptım. Cenk Diler haklıydı.

Komite aşamasında “Her çocuk, düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir” ifadesi yer alıyor ama referanduma sunulacak nihai metinde bu ifade yer almıyordu. Ama mesele düz mantıkla bakıldığında göründüğü ve Mamalı ile Mertekci’nin yorumladığı gibi de değildi. Çünkü referanduma sunulacak değişiklikler arasında çocuk haklarıyla ilgili kısımın 2. maddesi aynen şöyle:

Anayasaya

Yeni 35A5. Anayasa, 35’inci maddesinden hemen sonra aşağıdaki yeni 35A maddesi eklenmek suretiyle değiştirilir:Maddesinin Eklenmesi“Çocuk Hakları Madde 35A

(1)

18 yaşını doldurmamış olan her insan çocuk sayılır.

(2)

Çocuklar, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve çocuk haklarını düzenleyen diğer uluslararası sözleşmeler ışığında özel olarak korunurlar ve tüm insan haklarından, hiçbir ayrım gözetilmeksizin yararlandırılırlar.

 

Çocuk Hakları Sözleşmesi‘nin 14. maddesinde “Taraf Devletler, çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterirler” deniliyor.

Komitenin hazırladığı değişiklik önerileri için yer alan, genel kurulda çıkarılan ancak “Çocuk Hakları Sözleşmesi  ve çocuk haklarını düzenleyen diğer uluslararası sözleşmeler ışığında özel olarak korunurlar” denilerek zaten bu hususun, doğrudan ifade edilmemekle birlikte anayasal bir unsura dönüştürülmesi öngörülmektedir.

Mamalı avukat, Mertekci inisiyatif adına açıklama yapan bir eski vekil diyerek, dediklerini doğru kabul ederek hazırladığım ve sosyal medyada paylaştığım postun delinmesi bir vakıa.

Bu hakikaten
Mamalı ve Mertekci’nin kaleyi boş bulup attıkları bir gol oldu.

Delinen pos ve boş kaleye atılan golden sonra kendilerini,
herhangi bir husustaki herhangi bir görüşleri açısından
olağan şüpheli kategorisinde
dinleyip okuma
dersini çıkardım.

Söz konusu postu sosyal medyadan silmek bir tercihti. Söz konusu postun altına gereğini yazmakla yetinmeyip ayrıca da yazmamın gerekli olduğunu düşünerek not düşmek istedim. Doğrular kadar yanlışların da altını çizmek, silmekten evladır.

Anayasa referandumunda hayır gerekçelerim delinen post ve boş kaleye yenilen gole rağmen ciddi derecede ağır basmakta.

“Hayır”a ilham kaynaklarımdan biri şu cümleler:

“Demokratikleşme ve sivilleşme konusunda
“hakiki” bir ileri adım,
ancak kamuoyunun bunu talep etmesi
ve iktidarı elinde bulunduranları
buna zorlaması durumunda atılabilir (…)
iktidarı elinde bulunduranlar,
kendi iktidarları için daha iyi olacağını düşündükleri vakit,
daha “demokratik” ve daha “sivil” bir yönetimi
gündeme getirebilecekler,
ancak bu hakiki anlamda bir sivilleşme
ya da demokratikleşme anlamına
gelmeyecektir.”

Hakiki bir ileri adım için iktidarı elinde bulunduranların buna bir HAYIR ile zorlanması gerekiyor.

Hülasa, 29 Haziran’da yetmez ama hayır…