Rutinler sıkıcıdır. Rutin insanlar da haliyle bu genel kurala tabidir. ‘Tabiyatıynan’ rutin dışına çıkanlar, sevilir.

Bir süredir bu konuya yorduğum kafama, eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat iyi geldi. Aynı konuda bir dediği ile diğer dediği arasındaki mesafenin büyüklüğü, çok sevimli geldi bana. Hatta sevimliden öte, çok da eğlenceli ve tatminkâr diyebilirim.

Bir kere, kendileri rutin değil. Herhangi bir meseleyle ilgili ne diyeceğini önceden kesitirmek mümkün değil, ki bu kendilerini şaşırtıcı bir karakter yapıyor takipçiler açısından.

İlaveten, ilk dediğiyle şaşırttıktan hemen sonra, aynı meseleyle ilgili ikinci kez konuştuğunda da şaşırtma melakesine sahipler. Bu hasletleri bana çok sevimli ve eğlenceli geliyor, takdir ediyorum.

Kendilerinin bakanlık, parti genel başkanlığı, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, kısa süreli geçici toplum liderliği görüntü nesneliği ve ruhani parti liderliği yapmış bir şahsiyet olması, kıymetine kıymet katan küçük unsurlar.

Kıymetlerinin esas kaynağı, sıkıcı olmamaları, rutinlerin dışına çıkma kabiliyetlerinin enginliği, bir dedikleri ile ikinci dedikleri arasındaki büyük mesafeyi açma konusundaki tavizsiz titizlikleri, zamana ve zeminle vaziyete bağlı yüksek manevra kabiliyetleri, dokunmatik cihazlar kullanma hususundaki liderlikleridir.

Siz kıymetli okuyucularım için, bu enfes karakter delillerininden küçük bir buket hazırladım.

Toptan KOP’uş!
Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun (KTFF), Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu’na (KOP) üyeliğinin “asla olamayacağını”ifade ederek, “KOP’a üyelik çorap söküğü gibi Kıbrıs Türk kurumlarının çözülmesini getirir. Böyle birşey düşünülemez” dedi. Talat, KTFF’nun KOP’a olası üyeliğiyle ilgili bir soru üzerine, “KOP’a üyelik asla olamaz” diye konuştu. “KOP’a üyeliğin, Kıbrıs Türk tarafının mevcut bir yapıya yama olması demek” olduğunu kaydeden Talat, böyle bir durumda, Rum futbolunu Rumlar’ın, Kıbrıs Türk futbolunu da UEFA, FIFA, KOP ve KTFF’dan oluşacak bir komitenin yöneteceğini bildirdi ve “Rumlar’ın malı Rumlar’a, Türkler’in malı ortak, böyle birşey olabilir mi, böyle birşey düşünülebilir mi” diye konuştu. KOP’a üyeliğin “akıl işi olmadığını” vurgulayan Talat, bir süre geçtikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“2013 yılındayız. KTFF bir çerçeve anlaşması imzaladı. Bundan dönemez, dönmemeli. Kulüpler destek vermeli. Bundan sonra içeriğe yoğunlaşmalı”.

Bilgi eksikliği üzüntüsü şeyi…
Kendisi için kullanılan “AK Parti’nin Kıbrıs acentesi” lafıyla ilgili değerlendirme yapan Talat, kendisinin AK Parti’nin Kıbrıs politikasına destek verdiğini ifade etti.

Talat, “Bu partinin bizim politikalarımız ile örtüşen Kıbrıs politikasını desteklemek, AK Parti’nin Kıbrıs temsilcisi olmaksa, bu beni üzmez” dedi.

Kendisinin çözüm yanlısı bir insan olduğunu ve bu çerçevede görevde bulunduğu dönemde Türkiye Hükümeti, dolayısıyla da AKP ile birlikte çözüm konusunda çalıştıklarını belirten Talat, ortak çözüm politikasını desteklemenin AKP’nin Kıbrıs Temsilcisi anlamına geldiği yorumundan üzüntü duymadığını, bu değerlendirmenin bilgi eksikliğinden kaynaklanmış olabileceğini belirtti.

Talat, “AKP Türkiye’nin Kıbrıs politikasını değiştirmeseydi siz bugün bu koltukta oturuyor olur muydunuz” sorusuna şu cevabı verdi:

“Hayır”.

Hem ağlarım, hem giderim!
Cumhurbaşkanı Talat, KKTC ilan ediliği zaman, kuruluş bildirgesinin, bugün yapılan müzakereleri dışlamadığını belirterek, “Ben yeminime sadığım, yeminimin dışında bir şey yapmıyorum” dedi. Denktaş, Talat’ın bu sözlerine alkışla karşılık verdi.

Talat sözlerine, “Eve döndüğümde ağladım. Hayatımda ilk kez. CTP nasıl böyle olur diye. Beni en çok üzen tutarsızlıktı. Çünkü o güne dek alehte kampanya yürütmüştük. ‘Hayır’ demeliydik. Sonra ceremesi neyse öderdik” diyerek devam etti.

Mehmet Ali Talat bugün de görüşlerinin değişmediğini ifade ederek, “KKTC’yi ilan etmek kadar yanlış bir hareket yoktu. O zamanın uluslararası konjonktüründe Türk tarafı aleyhine ters tepeceği aşikârdı. Çünkü Kıbrıs Türk Federe Devleti pekâla vardı” dedi.

“Ben yıllar sonra KKTC’ye sahip çıkalım derken, şunu söylüyordum: Eğer biz iktidara gelirsek, ya da siyasi bir denge oluşturursak KKTC’nin dünyaca tanınmasının ne zararı var?”

Talat, KKTC’nin ilanına CTP’nin “evet” demesini MYK’nın verdiği görevle CTP Girne teşkilatına anlatıp ikna ettiğini de şöyle açıkladı:

“KKTC’nin ilanına neden evet dediğimizi Girne teşkilatına ben anlatacağım. Gittim anlattım, ve ikna ettim bir çoğunu. Üstelik Gençlik Teşkilatı’nı ikna etme görevi de bendeydi. Gençler köpürmüştü çünkü”.

Talat, ikna kabiliyeti açısından önemli olan bir diğer kendisinin katılmadığı bir kararı, kendi gibi düşünenlerin düşüncesini değiştirme konusunda bir örnekle de süsledi:

“Bir keresinde de 1 Mayıs’ta “niçin bayrak kullanılmalı” diye ikna etmem gerekmişti gençleri. Ben MYK’da kullanılmaması yönünde oy kullanmıştım ama leyhte karar çıkmıştı, gençler feveran etmişti”.

Neyse artık… Allahtan bugün Pazar da ondan tatiliz. Yoksa hepimize her gün bayram da olabilirdi! Siz kıymetli okuyucularıma sevgi dolu bir gün dilerim.