Bu bıyık meselesini memleketin başına dert etmiş olmaktan mütevellit duyduğum acıyı anlatabilmemin imkânı yok. Kalbimdeki acının yeri 40 odacığının 30’dan az biraz fazlasını işgal etmiş olmasının yükü, tam bir kabiliyet törpüsü…
Hele “beyaz kafa”nın tetikçisi olmakla itham edildiğim intibaını yaratan o meşum yazının Havadis’in birinci sayfasından anons edilmesini müteakiben duyduğum acının tarifi yok. Uzun süre kendime gelemeyeceğimi hesaba katarak, telefon irtibatı kurarak meseleyi netleştirme ihtiyacı hasıl olmuştu. Gereğini yaptım. Kurduğum temas neticesinde elde ettiğim sonuçlar, tam tatminkâr olmamakla birlikte, ikna olmaya kâfi idi.
Malum partinin bıyıksızlarının tümüyle “beyaz kafa” tarafından teslim alındığının ima edilmesi dikkatimi celbetmişti. Bu celbi kontrol ettim çeşitli vesilelerle.
Mesela bu Anayasa’nın malum referandum maddesinin vakti zamanında kimin fikri olduğunun açık olmasıyla, kurulan seçim ittifaklarının ipuçlarının birini tutmuş, kimin neyin diyetini ödemekle meşgul olduğunu idrak etmiştim. Mesele, mevzu, durum son derece entelektüel bir acıya denk gelmekteydi ki bu yüreciğimin sol yarısında derin bir yara açmış olmakla birlikte, burnumun direğini kıran kesif bir teslimiyet kokusu yayması hasebiyle iğrençti de.
Neyse, çirkin başlıkları gündem yapıp neşemizi bozmayalım, geçelim…
Alo 120 gibi bir müthiş fikrin hayata geçmesinden duyduğum sevinçle tuşladığım telefon vesilesiyle Ferdi Sabit Soyer vekil beyefendiyle 55 dakikalık şahsi bir buluşma, görüşme, müzakere, münakaşa, fikir teatisi imkânına kavuşmama ben bile şaştım kaldım. İnanın ki Cuma günü saat 10 itibarıyla, KKTC Cumhuriyet Meclisi’ndeki bir özel odada kendileriyle istişare ettim.
Zat-ı hazretlerinden icazet almadığım için görüşmemizin içeriği, hassasiyetleri, ana başlıkları ve teferruatlarıyla ilgili tek kelime etmeyeceğim bu köşede. Konuştuğumuz her kelime bir sır olarak benimle mezara kadar gidecek. Off the record falan demedim. Dostane bir görüşme idi. Bu nedenle her kelimesi, her cümlesi, her paragrafı benim tarafımdan asla ifşa edilmeyecek kamuoyu önünde, aramızda sır kalacak. Ferdi Sabir Soyer, eğer kendileri ister arzu eder gerek görürlerse kendileri bilir ancak ben demeyeceğim; ser verip sır vermeyeceğim! Kimse üstüme gelmesin bu hususta kardeşim…
Görüşmemizin ardından gerekliliği bazı husus ve duruşlara bağlı zaruretlerden mütevellit CTP Genel Sekreteri arkadaş, kardeş, yoldaş, abi, figür ve genç, bıyıksız Asım Akansoy ile parti genel merkezindeki makam odasında profesyonel bir gözlemcinin de bulunduğu orta kahveli bir görüşme tertip ettik. Talep benden telefoniyen gitti, lütfettiler, kabul buyurdular, görüştük.
Asım Akansoy beyefendiye keçeden özel tasarım, özel imalat bir bıyık formatlı anahtarlık armağan ettim. Armağanımı kabul buyurmalarından büyük memnuniyet duydum. Kendileri de özel tasarlattırıp imal ettirdiğim bıyık formatındaki anahtarlığı beğenmiş olacaklar ki gözlemci arkadaşın kamerasına dudak üstüne tutup poz verdiler. Sosyal medyada Asım Akansoy’un bıyıklı fotoğrafını paylaşmak bana nasip oldu.
Ferdi Sabir Soyer beyefendiye de Alo 120 randevumuzda bıyık şeklindeki keçe anahtarlığı armağan etmiştim zaten.
Şimdi Alo 120 deyince kendilerinden bir şey talep edilmek üzere randevu alınmasını bekleyen vekil varsa, dikkat etsin vatandaştan armağan kazanabilirler.
Parti üst düzey yöneticileri arasında atama ve görevden alma çalışmaları maksatları bakımından tayin terfi edenlerin kendilerinden randevu almasını bekleyenler varsa, dikkat etsinler vatandaştan armağan kazanabilirler.
İtiraf edeyim, Asım Akansoy’a Devlet Üretme Çiftlikleri Yönetim Kurulu Üyeliği için torpil istedim. Tek şartım var ki alenen yazıyorum: Keçilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olmak!
Eğer böyle bir makam varsa, atanayım isterim: Kaçan keçilerin peşine düşer, kaçması gerekenleri kışılarım diye. Sıkışırsam Alo 120’yi ararım, olur biter kardeşim, ne kızıyorsunuz?