Kamu çalışanlarının başlangıç maaşlarıyla ilgili son düzenleme, birkaç ay sonra sona erecek son TC-KKTC Ekonomik İşbirliği Protokolü ile gündeme gelmişti.

Kamuya başlangıç maaşları düşürülmüş, sendikalar başta olmak üzere yaygın bir toplumsal tepki doğmuştu.

Yeni düzenlemeye “göç yasası” adı verilerek bir mücadele başlatılmıştı.

Göç Yasasına Dur De İnisiyatifi kurularak çok sayıda eylem ve protesto yapılmış, çok sayıda yazılı demeç patlatılmıştı.

İnisiyatif mücadelesinde Kıbrıs üzerinden kalkan bir uçağın koskoca dünyaya doğru gittiğini gösteren bir grafikle göçü simgelemişti. Bu grafik arabaların aynalarına asılan oto kokuları, stikerler, afiş ve basılı ilanlarda yaygın olarak kullanılmıştı.

İletişim stratejisi, düşük maaşlarla kamuda işe başlamak, gençlerin yurtdışına göç etmesine neden olacak, aileler parçalanacak, analar evlat hasreti çekecek konseptine dayandırıldı.

Kıbrıs’tan kalkan uçak, kamuda düşük maaşla çalışmak istemeyen gençleri dünyanın dört bir yanına taşıyıp göç etmelerine aracılık edecekti.

gocyasasiPosterlerde, elinde bir valizle duran bir genç de, arka fonda belli belirsiz kullanıldı.

İnisiyatifin ilk protesto günlerinde, Meclis bahçesine valizler atılarak ses getiren bir eylem de düzenlenmişti. Valiz ve uçak göçü simgeliyordu.

Meselenin içerik ve temel politik/ekonomik yaklaşımının haklılığı-haksızlığı, doğruluğu-yanlışlığını burada tartışıp yargılayacak değilim.

Bir fikrin temsil edilip yaygın kitlelere taşınmasında seçilen slogan ve temel taşıyıcı grafiğe bakalım.

Kıbrıs’ta valiz ve uçak netameli sembollerdir.

Valiz, belirli bir yaş kuşağı için Kıbrıs’taki iç göçü güçlü şekilde temsil eder. Daha yakın zamanların kuşağı ve günümüz koşullarında ise tatili, yurtdışına gitmeyi temsil eder.

Uçak daha sıkıntılıdır. Kıbrıslı Türkler’in ortak yarası öz değerleri olan KTHY’nin batışını yaygın şekilde çağrıştırır. Büyük bir yenilgiyi temsil eder. Diğer yandan da özgürleşmeyi, gezmeyi, gitmeyi, dışlandığı söylenen dünya ile buluşmayı anlatır.

Kıbrıs’tan dünyaya, dünyanın herhangi bir yerinden Kıbrıs’a doğru havalanan her uçak, ister ambargo ister izolasyon deyin toplumsal yalıtılmışlık ve yalnızlılığı kırar, moral verir…

Toplumsal bellekteki dünya-uçak-Kıbrıs üçlüsü, dünyanın bir parçası olmak, özgürleşme arzusuna tekabül eder.

Hafta sonu, Şubat tatili, bayram tatili, yaz tatili uçaklara üşüşülür, uzaklara gidilir. Kıbrıslı Türkler’in yurtdışı tatil alışkanlıkları ile ilgili herhangi bir isttatistiki veri bilmiyorum, vardır herhalde. Kıbrıslı Türkler her fırsatta, hep gitmelerdedir.

Kamu başlangıç maaşlarının düşürülmesinin göçle sonuçlanacak bir uygulama olduğu temeline kurulan bir iletişim kampanyasında, her fırsatta keyif ve zevkle yapılan, iyi hissettiren yaygın bir toplumsal alışkanlık olan “uçağa binip buralardan gitmek, kafayı dinlemek, tatil yapmak, kendini dünyalı hissetmek” eylemini sembolize edecek şekilde bir grafikle anlatmak sonuç alır mı? Yasanın değişmesi için yaygın bir kamuoyu desteği tesis edilmesine sağlam bir mesnet oluşturur mu? Kitleleri harekete geçirir mi?

Bu yaklaşım başarılı olsa iyiydi. Olmadı.

Toplumsal değerler, alışkanlıklar, trendler ve belleği hesaba katmayan iletişim kampanyaları toplumsal sonuçlar doğurur. Lakin bu sonuçlar istenilen yönde olmaz.

İletişimde grafik iletişimin özel bir yeri vardır, doğrudur. Basit ve etkili bir şekilde mesajın aktarılmasında grafik iletişim çok güçlüdür. Yeter ki mesaj, toplumsal saikler bilinerek kodlansın.

Bir iletişim hassasiyeti olarak Kıbrıs’ta dünyaya giden teyyare grafiği, özgürlüğe, gitmelere, keyfe ve tatile işaret ederken, bunu bir kampanya ile terse çevirip esareti anlatacak kadar değiştirmek mümkün müydü?

Değildi.