TOMA’dan viskiye, at sevgisinden özelleştirmeye, 7.5-8’den Hamitköy’de adının verildiği köprüden tabelanın sökülmesine, hamile koyun dağıtımından kırsal kesim arsası dağıtımlarına, Erdoğan ile #direnGezi hakkında ne konuştuğuna dek birbiriyle ilgisizmiş gibi görünen lakin ehemmiyet arz eden meseleleri etraflıca konuştuk.

İlk kez bu kadar uzun bir süre dinledim kendilerini. UBP Genel Başkanı İrsen Küçük’e Party Time tadında sorular sordum lakin cevaplar genellikle politikacı kıvamında oldu. Yapacak fazla bir şey yoktu.

En çok Hamdullah’a üzüldüm bir saat boyunca. Çok sıkılmış ancak 73 yaşındaki, birkaç hafta öncesine kadar başbakan olan İrsen Küçük karşısında ilgi ile dinliyor havalarında teknik işlerle iştigal ediyordu. Onun için ne kadar zor olduğunu yayın biter bitmez derin bir “oh” ile çok net bir şekilde idrak ediverdim şıp diye. Gençlik işte…

AT MESELESİ
İrsen Küçük’ün at sevgisi sonradan değil, dede mirası. Dedesi Ahmet Küçük’ün 1963’e kadar birbirinden güzel, birbirinden cins 16 atı varmış. Kral Faruk daha hayattayken adına Kahire’de düzenlenen yarışta dedesi İzmir adlı atı ile birincilik kupası kazanmış dedesi.

UBP’den ayrılıp TAP’ı kurduğunda logonun şaha kalkan bir at olması rastlantı değilmiş demek. Şimdi torunu İrsen Küçük için tek bir at besliyormuş. Halbuki vakti zamanında at sayısını çoğaltanlara “Ahmet Küçük mü olmaya heveslendin” denirmiş. O kadar yani!

ERDOĞAN’A GEZİ İÇİN NE DEDİ?
İrsen Küçük, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu, bazı KKTC başbakanlarının mektup yazarak aldıkları randevuyu, Erdoğan’ın özel kaleminin odasında oturup beklediklerini, ancak uzun bekleyişlerden sonra huzura kabul edildiklerini söyledi İrsen Küçük. Kapı önünde bekletilen KKTC başbakanının kim olduğunu sordum, ancak konu ustalıkla değiştirilmek istendi. İzin vermedim:

Bu soruya cevap verilmeden bu stüdyodan çıkılmaz! “O kendini bilir, zamanı gelince gerekirse açıklarım” deyip toklu hayvan projesine geçti. Hemen söze girip Erdoğan ile son görüşmelerinin Gezi protestolarına denk geldiğini hatırlattım. Bu konu o günün en ağırlıklı gündemiydi Türkiye’de de. Erdoğan ile görüşmesinde #DirenGezi ile ilgili herhangi bir mülahazasını paylaşmış olabilir miydi İrsen Küçük? Tavsiye veya ikaz, hiç olmadı teskin edici bir çift dost sözü etmiş miydi?

“Görüşmelerimizde iç politika hususlarını ele almayız” cevabını alınca diplomasideki mütekabiliyet prensibi düştü aklıma. Demek ki kurultay, milletvekili transferleri, seçimler falan hiç konuşulmuyordu Küçük ile Erdoğan arasında. Enteresan geldi hayli. Egemen Bağış ve Beşir Atalay’ın UBP kurultayı turlarına denk gelen “kimyasal uyum” açıklamalarını hatırlattım İrsen Küçük’e. İrsen Küçük uzun uzun anlattı; Hamdullah altüst oldu. Kerpetenle de denedim #direnGezi ile ilgili tek kelime alamadım İrsen Küçük’ten.

TOKLU HAYVAN İŞİ
İrsen Küçük PARTY TIME’da Tarım Bakanı olduğu vakit, askerden çıkan gençlere 20 hamile küçükbaş hayvan hibesi projesini anlatırken gözlerinin içi kırsal kesim arsası dağıtır gibi gülüyordu.

Tanesi o devirde 5 bin lira olan karnında kuzulu koyunları bin 900 liradan aldıklarını anlatırken “iyi tüccar alırken kazanır” nasihati eder gibiydi. Çok gurur duyduğu apaçıktı. Şu ifadesini hiç unutmayacağımdan eminim:

“Şimdi yabancı uçaklarla turist gelmesini beklerken, o yıllarda yabancı kargo uçaklarıyla Arap ülkelerine tek seferde bin kuzu ihraç ediyorduk”. Neye niyet neye kısmet…

TOMA PÜF DE!
Canlı yayın devam ederken Alsancak bölgesindeki orman yangını haberi düştü. Kulp oldu TOMA sorusuna. “TOMA alacağınıza neden yangın söndürme helikopteri almadınız” diye sordum. “TOMA sadece toplumsal olaylara müdahalede değil, ileride olabilecek sınır olaylarında da kullanılabilir. Yangın söndürmede de kullanılabilir” dedi. Tarihi bir değerlendirme idi. TOMA ile ilgili hep kötü düşündüğüm için biraz mahcup oldum. TOMA orman yangınlarına da “püf” diyebilirdi.

Bu hususta bana daha da ilginç geleni İrsen Küçük’ün 1977’de alınan bir ilaçlama uçağının bakımsızlık nedeniyle 1981’de düştüğünü söylemesi oldu. Küçük, tek bir helikopterin alınması durumunda bakım ve idamesinin riskli olduğunu, Türkiye ile olası yangınlara anında müdahale edilmesi için anlaşma yaptıklarını anlattı. “KTHY uçakları gayet güzel uçtu yıllarca” deyiverdim. Yüreğim “cısss” etti. Küçük, “Onların bakımı Türkiye’de muntazaman yapılıyordu” dedi. Ne günlerdi o günler…

RAKI MI VİSKİ Mİ?
Hamitköy’de ağıllar bölgesine giderken geçilen köprünün boyandıktan sonra üzerine İrsen Küçük Köprüsü yazıldığını hatırlattım. Sevinçe karşıladı. Hamitköy’ün kendisi için özel bir yeri olduğunu, her Cuma günü buluştukları bir gurubun olduğunu ifade buyurdular.

Yıllardır düzenli olarak her Cuma buluşan arkadaşlar topluluğu, illa Hamitköy’de ama. Hamitköy buluşmaları dışında Pergama, Omorfo, Fota ve Tepebaşı buluşmaları da olduğunu ifade buyurdular. İrsen Küçük, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerine verdiği değeri vurguladı.

Cuma buluşmalarında “rakı mı viski mi” diye sordum.

İrsen Küçük’ün bu soruya yanıtı ani ve seri oldu: “Elbette viski”.

7.5 – 8 meselesini de sormadan geçmedim. “Siyasetçiler bazı kelimeler ve cümlelerle özdeşleşir, siz kendinizi hangi kelime ile özdeşleşmiş hissediyorsunuz” diye sordum. Anında soru bana döndü:

“Sen söyle bakalım, İrsen Küçük hangi kelime ile özdeşleşti” diye sormaz mı canlı yayında küt diye!

Yapacak bir şey yoktu. Açık sözlü olmak şarttı: Bence 7.5/8 dedim. Kahkahayı patlattı…

İrsen Küçük, bir başka milletvekilliği seçimi düşünmediğini söylerken, “peki ya cumhurbaşkanlığı seçimi düşünür mü” sorusuna “zamanı gelince değerlendiririz” yanıtını verdi. Bence cumhurbaşkanlığı adayı olup olmayacağına verdiği bu yuvarlak cevap 7.5/8 kadar netti!

Haydi hayırlısı!