Derviş Eroğlu’nun “Büyük Buluşma” adıyla düzenleyip 2015-2020 manifestosunu açıkladığı etkinliğin ana fikri şuydu:

Kırgınlık ve partisel hesaplaşmaları askıya almamız gerekiyor.

UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, sahne arkasındaki beyaz perdede gösterilen “neden Eroğlu’nu desteklemeliyiz” konulu kısa filminde  “kırgınlıkların bir taraf bırakılması gerektiği”ni vurguladı.

DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş da “partisel hesaplaşmaların bir tarafa bırakılması gerektiği”nin altını çizme ihtiyacı duydu.

Eroğlu da konuşması esnasında aynen şöyle dedi:

“Seçimler üst üste geldi, şuna canımız sıkıldı, buna kırgınız, küskünüz deme lüksümüz bu önemli süreçte yok.”

UBP, DP-UG ve Eroğlu’nun ortak paydası, üst üste gelen seçimler nedeniyle partililerin canını sıkan, kızdıran ve küstüren bazı durumların varlığı. Demek ki ortada canı sıkkın, kızgın ve küskün bir doğal seçmen kitlesi var.

Neden çok uzun konuştu?
Eroğlu’nun 26 sayfalık konuşması etkinliğin hemen başında, basın mensuplarına üzerinde Eroğlu fotoğraflı şık bir karton çanta içinde bir adet kırmızı atkı, bir adet “Benim cumhurbaşkanım var: Eroğlu” yazılı rozet ve bir adet CD ile birlikte dağıtıldı. Bir solukta okudum ve okurken hatırı sayılır sayıdaki yazım hatasının tümünü altını çizdim. Neden çizdim diye hala düşünmekteyim…

Toplam sayfa sayısına baktığım anda düşünmeye başladığım bir şeyin cevabını 20’nci sayfada buldum.

Konuşma metnin o sayfasında Atatürk’ün yorulmak üzerine veciz sözleri alıntılanmıştı. Eroğlu konuşurken metni satır satır takip ettim. İtiraf ediyorum kötü alışkanlığım nedeniyle 4 dakika kadar ara verip dışarıya çıktım, o ara hariç.

20’inci sayfaya gelindiğinde Eroğlu’nun ağzından metinde olmayan cümleler dökülüverdi:

“Salondaki bazı arkadaşların yorgunluktan sallandığını görüyorum” dedi. Hemen ardından yorgunluk üzerine Atatürk’ten alıntılanan veciz sözleri okumaya başladı:

“Yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir haldir”. Bu uzun konuşmanın alt metninde yatan fikir buydu. Ne dendiğinden bağımsız o kadar uzun bir konuşma ve “insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır. Bu kuvvet yorulanları, yorgunluklarını dindirmeden yürütür” ifadesi…

Eroğlu, hakkındaki algıları dikkate alarak başarılı bir kurgu yaptı.

Dinleyip izleyenlerin kedisinin yorulacağı beklentisini önceden iyi hesaplayarak “Çok yorgunum beni bekleme kaptan, seyir defterini başkası yazsın” sözlerini zihne davet edebilecek makul bir süre konuşmak yerine, uzun uzun kürsüde kalarak “yorgun değilim, manevi kuvvetimle yürüyorum” diyen bir kurguyu sahneledi.

Kendinden beklenenden çok daha uzun bir süre kürsüde kalıp konuşurken verdiği mesaj buydu. Hakkındaki yaş ve yorgunlukla ilgili algıya müdahale etti.

Eroğlu 6 basamaklı sahneden, uzun kürsü konuşmasında yanında duran sevgili eşi Meral hanım ile elele indi.

Eroğlu 6 basamaklı sahneden, uzun kürsü konuşmasında yanında duran sevgili eşi Meral hanım ile elele indi.

Siber’i önemsediğini gösterdi
Konuşma sırasında CTP adayı Sibel Siber’e ve partisine adını vermeden “70 gün başbakanlık yaptı, ben 7 bin gün” diyerek yaklaşık 2 sayfa ayırdı, toplamda 35 satır.

Siber’e ve partisine gösterilen bu ihtimam en yakın rakip algısını tahkim ediyor ve bu bir rastlantı değil. İkinci tur hesaplarında ‘ilk turda kime oy veren ikinci turda kime oy vermez’ değerlendirmeleri ile direkt ilgili. Şimdilik bu kadarını diyerek durayım.

Ardından adını vermeden 3 satırla da Kudret Özersay’a göndermede bulunarak “Daha cumhurbaşkanlığı makamının anayasal sorumluluklarını, görev ve yetkilerini tam kavrayamayanlar var. Memleketi yönetmekle başka işleri karıştıranlar var” diyerek ‘ilişti’.

2015-2020 Manifestosu
Eroğlu, manifestosundaki 9 paragrafla ‘Kıbrıs meselesi’ne ilişkin 2015-2020 hedeflerini açıkladı. En dikkat çekeni şu:

“Güçlü kültürel bağlarımız bulunan Türk Devletleri ile ilişkilerimin geliştirilmesi ve etkin işbirliği sağlanması için daha yoğun çalışacağız”.

Manifestoda bu ana 9 maddeye ilave, 5 maddelik de iç meselelerle ilgili vaatler var:

Çocuk Destek ve Rehabilitasyon Merkezi’nin inşa edilmesi (Anavatan Türkiye’nin katkılarıyla diye belirtildi), Cumhurbaşkanlığı Sanat ve Spor Ödülleri’nin verilmeye başlanacağı, Senfoni Orkestrası’nın kuruluşunun tamamlanarak düzenli konserler vermesinin sağlanması, Vakıflar Sineması’nın konser salonuna dönüştürülmesi, Gençlik ve Kadın Konseyi’nin kurulması.

Ve o slogan
UBP Genel Başkanı Özgürgün ile sevgili Dilek Kırıcı’nın kısa bir süre önceki programında buluştuğumuzda kendilerine bahsi açıldığında slogan belli mi diye sormuştum. Cevabı “Sene 2015, hedef yüzde 55” olmuştu.

Haklıymış. Eroğlu ve ekibi birinci turda yüzde 55 ile seçilmeyi hedef olarak koydu.

Şahsi kanaatim bu hedefin, mevcut gerçekliğin en az 20 puan üstünde olduğudur. Ancak seçim propaganda süreci her zaman makulün üstüne erişmek hedefiyle yürütülür, anlayışla karşılanmalı.

Özgürgün, Serdar Denktaş ve Eroğlu’nun ortak paydası ve etkinliğin ana fikri olan kırgınlıklar, mevcut can sıkıntıları, keskin kızgınlıklar, derin küskünlükler ve içten içe yürüyen partisel hesaplaşma çalışmalarının bir tarafa bırakılıp bırakılmadığını, 19 Nisan Pazar akşamı saat 8 itibarıyla hep beraber anlayacağız.

Not:
Yazıda başlıkla ilgili herhangi bir açıklama yok. Neden mi? Bugün Pazar, vaktiniz bol… Yazıdaki sayıları takip ederek siz bulun istedim.