İhsan Oktay Anar’ın yeni romanı Galîz Kahraman da okunası bir eser.

Taze çıktı, sıcağı sıcağına edinmeme bir dost aracılık etti ki bu vesileyle de minnettarım bir kez daha zatı şahanelerine. ‘Savolsun’.

Galîz kaba, çirkin ve iğrenç demek ama roman narin, güzel ve enfes.

galiz

Arka kapak yazısı uyarınca kahramanımız sıradanlığın üst insanıdır: Onun umurunda olan tek şey, sadece ve sadece kendini algılamak, kendi küçük âlemine sığan kâinatı kabul etmektir.

Romanı edinmeme aracılık eden dostumun nezaket icabı fiyat etiketini sökmüş olmasına karşın, eserin makul bir ücret mukabili edinildiğinden eminim. Bu nedenle eserin teferruatına girmeksizin girizgâhtan düşük dozda tahrif edilmiş bir intihal ile yetineceğim:

“Efendimiz İdris Âmil Hazretleri’ne cins-i latif ziyâdesiyle cazip gelirken, ne kadınlar ne de kızlar, onun suratına, basık burnuna, pörtlek gözlerine alıcı gözüyle bakıyordu. Kısacası evdeki hesap çarşıya uymayınca, efendimiz herhangi bir safhada parlayıp sivrilmedikçe cins-i latifin ona kul kurban olmayacağına kanaat getirmişti. Hâl böyle olunca da Efendimiz Hazretleri’nin bir sahada terakki etmesi, pişip parladıktan sonra da cins-i latifi tâ ayağına beklemesi uygun olacaktı”.

Organsız beden

Bu tahrif edilmiş intihali müteakip kurşun kalemin, Allah rahmet eylesin güzel insan Ulus Baker’in “Yüzeybilim Fragmanlar” kitabının tam da Organsız Beden Kullanım Kılavuzu” kısmının başlangıç sayfasının arasında olduğunu gördüm, şaşırdım.

ulus_yuzeybilim

Organlarla arzular, giderek hazlar arasında kurulan bağların insanoğlunun evrimi boyunca sıkılaştıkça, katılaştığını yazmış. Mesele, tatminin tarifi ile alâkalı olmalı.

Kelimenin sözlük anlamıyla istediği bir şeye ulaşarak hoşnut olmak, rahatlamak, doyurulmak” ile alâkalı. Bir diğer ifadeyle istenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlama, gönül doygunluğuna erme, doyum”.

Arzular ve hazların psikanalizin dehlizlerindeki işlevlerine dokunmak haddim değil, lakin insan davranışı ve kimliği üzerindeki belirleyici ağırlıklarını bilmek için de zaten bu dehlizlere dalmaya hacet yok elbet.

Hedefler koymak, o hedefler için çalışıp üreterek hedeflere ulaşmanın hoşnutluğunu, hazzını, rahatlığını yaşamaktan daha doğal ne olabilir ki?

Doğal olmayan, organlarla arzular ve hazlar arasında kurulan bağların sıkılaşması, katılaşması ve galîz hallere tekabül eden karakterler inşa etmesi.

Bu tatminsiz karakterler inşa sürecinin müsebbibi elbette kapitalizmdir denilebilir de, kapitalizm trafik canavarı gibi bir aşkın varlık değil ki, hayat deneyiminin ta kendisi.

Doyumsuzluğun nedenleri

Galîz karakterler, galiz kahramanlar ve sıradanlığın en üst insan figürlerini yaratan en güçlü husus tatminsizlik, doyumsuzluk.

Bitimsiz, nihayeti olmayan bir arayış, insanı helak eder. Bu manada “şükür” kavramı ilaçtır. Hatta tatminsizler için “şükürsüz” de denilmekte olması bunu doğrular.

Şükür, dinsel manadan çok öte, kültürel bir vaziyeti, hayatı kavrayış biçimini ve doyuma ulaşma eşiğini tarif eder esasen.

Doyumsuzluğun birçok nedeni olabilir ancak ulaşılmak istenen hedefin tanımlanmasındaki maluliyetlerden kaynaklananlar üzerinde durmak isterim hassaten.

Esnek olmamak, meselelere ve insanlarla durumlara katı yaklaşmak, tatminsizliğin nedenlerinden biridir.

Her durumu bir diğer durumla mukayese edip kıyas yapmak, elde edilen, sahip olunanı küçümseyip hor görmek tatminsizliğin nedenlerinden bir diğeridir.

Daha fazlasını arzulamak, lakin kifayetsiz muhterislik halleriyle mahdut olmak, tatminsizliğin nedenlerinden üçüncüsüdür.

Doyumsuzluğun sonuçları

Galîz haller tatminsizliğin sonuçlardan birincisidir. Her ne kadar genellikle mutedil bir muhlislik maskesiyle gizlenme gayretkeşliği yaygın olsa da kaba, çirkin ve iğrenç görünümlerini düzeltecek güzelduyu operasyonları henüz mevcut değildir.

Onulmaz hırs, tatminsizliğin sonuçlarından ikincisidir. Zihnî melekelerini aşan, hayatta her dem avanta elde ettiklerini, aslında hak ettiğine cân-ı gönülden inanmak yanılgısının dahi yatıştırıcı bir etkisi olmaz. Onulmaz hırs hasebiyle elde edilmek, erişmek üzere hedef olarak belirlenen durumlar, maalesef amaç değil araçtır.

Kötücüllük, tatminsizliğin sonuçlarından üçüncüsüdür. Kötücüllüğe meyyal bir ruh taşıdığını inkâr, karakteristik doyumsuzluk göstergelerinden en aşikâr olanıdır. Doyumsuzluk hallerinin hâkimiyetindeki karakterlerin, mübalağalı bir iyilikseverlik gösterisiyle galîz hallerini gizleme gayretkeşliği, bariz bir şekilde göze batar.

Hülasa, biraz roman biraz hayat, bu bir galîz kahraman işte!

Şimdi İhsan Oktay Anar’ın “Galîz Kahraman”ını okumaya devam etmenin tam vakti.