“Mehmet Yılmaz” kullanıcı adıyla sahte bir Facebook profili açan organize çevreler parmaklarının arkasına saklanarak iftira ve hakaretlerine devam ediyor.

Uzun süre Mehmet Cafer adlı Twitter kullanıcısının (@mehmetcafer63) fotoğrafını profil fotoğrafı olarak kullandılar. Profilin sahte olduğu dillendirilmeye başlanınca bir KKTC kimlik kartının üzerine Mehmet Cafer’in Twitter profilindeki fotoğrafı yerleştirip “gerçek” olduğunun sahte belgesini yayınladılar.

Sararmış bir kimlik kartına pırıl pırıl fotoğraf ustalıkla yerleştirilmiş, lakin renk farkı “montajımmm” diye bağırıyordu, dikkatten kaçmış. Sadece bu da değil. Kimlikteki isim ve soyadı yerlerine de itinalı bir çalışmayla sahte isim ve sahte soyad yazıldı. Kimlik numarası ise sahteciliğe karşı önlem olması düşüncesiyle olsa gerek kalın bir siyah çizgiyle gizlendi.

“İşte gerçek kimliğim” denilerek sosyal medya kullanıcıları kara propagandanın sahte belgesi ile ikna edilmeye çalışıldı.

3 Nisan’da Facebook’ta şunu yazdım:

“Sahte profilde KKTC kimlik kartı yayınlayıp “aha gerçeğim” diyeceksin. Kimlik eskimiş sararmış olacak ama fotoğraf pırıl pırıl duracak. Üstelik ad ve soyadı fontları da gerçek kimlikten çok farklı bir font olacak. Kimlik numarası karalanacak (Güvenlik maksatları bakımından!). “Temiz siyaset” adına sağa sola 3 farklı kullanıcı çemkirip duracak. Yazıklar olsun!”

Bir gün önce sahte profil kullanıcısına “Başkan” diye hitap ederek sayfasında hemen hemen her şeyi beğenen bir gerçek kişinin üstü örtük ikazıyla profil fotoğrafı değiştirilmişti. Yerine siyah zemin üzerine kırmızı kan damlayan yuvarlak içine M harfinden oluşan bir  grafik yerleştirildi. O gerçek kişi anında beğenerek değişikliğin kendi yorumundan esinlendiğini yazdı.

4 Nisan’da ise bir Twitter paylaşımımın ekran görüntüsünü sahte profil sayfasında paylaşarak beni sahtekarlıkla itham etti. Paylaşımını kendi Facebook profilimde şu yazı eşliğinde yayınladım:

“Bak bak bak… Canlarım benim, yerim sizi şekerler :)”.

Bunun birkaç dakika öncesinde de Sibel Siber ve Mustafa Akıncı’ya oy verecek olanların birbirleriyle kavga edip didişmek yerine ikinci tura odaklanması gerektiği ile ilgili uzun süre önce dile getirdiğim görüşümü eleştiren bir şeyler yazdılar. Görüşümün CTP’ye zarar verdiğini iddia ettiler. Bu değerlendirme çok tanıdık, kimler tarafından yapıldığını herkes biliyor. Çünkü bu değerlendirmeyi yapanlar sahte hesaplarından değil, açık açık yazıyor ve söylüyorlar. Hakaret etmeden, insan gibi. Birbirimize saygı duyar, tartışırız huyumuz değil küfretmeyiz. Hepimiz aynı görüşte olmak zorunda değiliz.

İlk iş olarak sahte profili blokladım. Ardından da bu meseleye bir bakayım dedim, ilgilendim.

Baktım.

Sahte profilin gerçek olduğunu kanıtlamak için sahtelenen KKTC kimlik kartı ve uzun süre kullanılan Urfa’da yaşayan Mehmet Cafer’in fotoğrafları silindi. Normal bir Facebook kullanıcısı profil fotoğrafını değiştiğinde eskiler “fotoğraflar” bölümünde kalır. İtinayla tümü silinmiş. Hani gerçek kişiydi? İnsan tüm fotoğraflarını niye siler ki yeni profil fotoğrafı eklediğinde? Yani gerçekten insan…

Twitter kullanıcısı Mehmet Cafer bey ile yazıştım. Uzun süre sahte profilde fotoğrafı kullanılan, aynı fotoğrafıyla kimlik sahtelenen Mehmet Cafer beyin yorumu şu oldu: “Allah belalarını versin”!

Bu pazar mangal yakmak yerine vaktimi bu sahtekarlara ayırdım.

Şimdi bu herkese küfreden, hemen hemen bütün cumhurbaşkanı adaylarına hakaret eden Mehmet Yılmaz kim?

Esasen doğru soru şu: Mehmet Yılmaz kimler?

Mehmet Yılmaz, ücretli ödenekli.

Tahsisatını verenlere ek hizmet veriyor.

Görev süresi 19, bilemediniz 26 Nisan’da sona erecek.

Ustalarına meseleyi kısmen izah ettim.

Bu seçim ikliminde bazen akıl tutulmaları olabiliyor. Kaş yapacağım derken göz çıkarılabiliyor.

10 Şubat’ta şöyle yazmıştım:

“Siyaseten denilecek bir şey bulunmaması yüzünden doğan boşluğu, garamuza sosyal medya propagandası ile tahkim etme gayretidir söz konusu olan. Siyaset ve siyasi arkaplanı “bu çağda artık sağ-sol yoktur” klişesine indirgeyip hakim ideolojinin dili içinden konuşma avantajına oynamak da bir yere kadar. Hümanizmin insanlık tarihinde hangi insanlık suçlarının zeminini teşkil ettiğini hatırlatmak bana düşmez bu vakitten sonra.

Hizmet etmek istediği adayı sakladığını sanan kara propaganda ürünleri, hedef şaşırttığını ve kendini gizlediğini sanacak kadar da enfantin.”

Yine aynı şeyi diyorum.

Üşenmezseniz girip bakın. Ortalarda görünmesinin desteklediği adaya zarar vereceğini bilecek kadar siyaseten yerini farkında olduğunu göreceksiniz.

Hangi adayı mahsusçuktan eleştirir gibi yaparak hangi adaya hizmet ettiğini, neyi maskelemeye çalıştığını görecek parmaklarınızı ısıracaksınız.

Biraz acele etmenizi tavsiye ederim.

Çünkü birkaç güne kadar kapatılmazsa, seçim sürecinde kırmaktan imtina ettiğim, korumakta ısrarlı olduğum bazı şeyleri bir tarafa bırakma konusunda ikna olacağım.

Kullanıcılardan birinin kendi gerçek adıyla o sayfada yaptığı, 10 dakika sonra ikaz edildiğinde fark ederek silip sahte kullanıcı adıyla yeniden paylaştığı gönderisi dikkatlerden ve teknolojiden kaçmış değil çünkü!

Bir ara teferruatıyla takdim ederim, öğrenen zeka da denilen yazılımlar asla affetmez.

Süre başladı…