Sahiciliği kendinden menkul hayatların, önceki günü unutuş üzerine temellenen bugünü, dünden daha az acı verir.

Bugüne düşen kaba gölge, önceki günü aşırı unutma tutkusundandır.

Önceki günün pişmanlıkları altında ezilen dün, bugünü çekilmez kılar, tahammül edilmez şeylere dönüşür etraftaki insanlar. O insanlar ki, aslında herşeyimizdir, bizi biz yapanlardır; uzaklaşılıp kurtulacağımız belalara dönüşüverir hepsi. Onlardan kaçarken, kendimize döneriz; kendimize döndükçe önceki güne batarız.

Kendimizden kaçtıkça, kendimize batarız.

Sonu mutlu biten uzun süreli aşk acılarının tümü hükümsüzdür.

Her aşk acısı, önceki günden kalma bir bugündür.

Oysa ki, taraflara iyi gelen ayrılıkların acıları hükümsüzdür.

Hiç başlamadan birkaç kez biten aşkların yüreklerde bıraktığı derin izler hükümsüzdür.

Başka limanlara sığınmaya dönüşen, kaçıp saklanma izinleri hükümsüzdür.

Yarın yaşanmak üzere ertelenen her durum, aslında artık önceki güne aittir. Başlamadan bitmeler, en derin izleri bırakır yüzeyde.

Yüreğin yüzeyi, ince bir pamuklu bezle, küçük bir kaçamakla çiziksiz temizlenebilen parlak bir camdır; nefeslerle beliren buğunun parmakla kaybedilen noktalarından oluşan çizgilerin anlattığı hayal perdesidir.

Başka limanlara sığınmaya dönüşen, kaçıp saklanma izinleri hükümsüzdür.

Gidecek birden çok yeri olanlardır sığınacak limanlar arayan.

Rotasını kaybetmeyen hiçbir kaptan için, sığınacak bir liman lüzum değildir.

Gidişatı belli haller, pusulasına bakmadan akan bir nehirdir, dereciktir. Ne bir haritaya vardır ihtiyacı bakacak, ne de bir pusulaya. Yıldızlara da yoktur ihtiyacı, en parlak olan kendi yıldızıdır; yönünü kendi beller.

Kitapların sonunda yazanları meraktan kaynaklanan okuma alışkanlığı, hiçbir işe yaramaz: Hep en sonunu merakla süren hayatlar, hiçbirşeyi doğru dürüst göremez; sahici şeyler yaşayamaz. Hayatı sonu belli bir senaryo olarak bellemek, nereye götürür bizi?

Ölümden ötesi var mı?

Bilmek bu kadar kutsal mı?

Gidecek birden çok yeri olanlardır sığınacak limanlar arayan.

Kendinden başka kaçacak yeri olmayanların, kaçıp saklanmalara olan ihtiyacı nedendir?

Başka limanlara sığınmaya dönüşen, kaçıp saklanma izinleri hükümsüzdür.

Başka limanı bilmek mi izinleri hükümsüz kılan?

Tek liman olmak mümkün mü koca alemde, doğruyu söylemek kadar kolaysa kabullenmek de?

Bilmek bu kadar kutsal mı?