Askerliğimi henüz yapmadım. Yapanlar “sıra dışı hizmet” diye birşeyden sözeder.

Nizamı, intizamı bozan oldu mu, sıra dışı bir görev verilirmiş; hizaya gelsin diye.

Hiza, ortak çıkarlar, çözüm ve AB hizası olarak belirlendi.

Kıbrıslı Türkler de barış ve demokrasi yanlılarına olağan ve sıradan bir seçim değil, olağanüstü ve kritik bir seçim için “sıra dışı” bir hizmet verdi.

Geleceğini barış, demokrasi ve Avrupa Birliği’nde gören Kıbrıslı Türk insanı İnönü Meydanı’nda defalarca toplandı. Kıbrıs tarihinin en kalabalık ve an anlamlı gösterilerini yaptı.

Siyasal partiler particiliği, sivil toplum ve meslek örgütleri zümre çıkarlarını bir yana bırakıp ortak gelecek için, ortak bir zeminde ilk kez bir araya geldi.

Çözüm ve Avrupa Birliği talebi, sonuna kadar demokrasi, sonuna kadar insan hakları, refah, barış ve uzlaşma kültürü talebi ile hınca hınç dolan meydanlarda, duygular gözleri nemlendirdi; akıl birlikteliğin gerekliliğine ikna oldu.

Bu Memleket Bizim Platformu ve Ortak Vizyon, sivil bir şemsiye olarak meydanları kucakladı.

Hizaya davet edilenler siyasal partiler oldu. Partilerin çözüm ve Avrupa Birliği’ne kadar koruması gereken hiza çok net ortaya konuldu. Hatta çözüm ve AB’ye kadar birlikte harket etme sözü meydanda verildi.

Bütün eller çözüm ve AB’ye kadar birlikte harket etme sözü için havaya kalktı.

İnönü Meydanı 21. yüzyılın ilk doğrudan demokrasi uygulamasına tanıklık etti.

Şimdi, hiza bozulmak üzere.

Ama zaman hizayı bozmamak zamanı.

Şimdi, meydanları kucaklayan sivil inisiyatifin, seçimlere ayrı listelerle gireceği kesinleşen bir parti ve bir hareketin hizandan çıkma, statüko ile değil, birbiriyle itişip kakışma riskini ortadan kaldırma sorumluluğu var.

Denge unsuru, yine sivil toplum.

Sivil toplum, gücünü ve karizmasını seçimlerde çözüm ve AB perspektifinin mümkün olabilmesi için “hizaya getirici politik misyon” üstlenerek devam ettirebilir.

Yüreklerin ve aklın ortak yargısı, çözüm ve AB, demokrasi ve barış vizyonundan daha birleştirici bir diğer imkanın olmadığıdır. Yüreklerin ve aklın ortak talebi, Kıbrıs Türk insanının meydanlarda birlikte çarpan yüreğinin atmaya devam etmesi, durmamasıdır.

Aklın ve yüreklerin birlikteliği olan Bu Memleket Bizim Platformu ve Ortak Vizyon, tıpkı Kıbrıslı Türk insanı gibi, tarihsel bir dönemeçtedir. Ya çözüm ve AB çemberinin içinde olacaktır, ya da dışında.

Sivil toplu için iki ihtimal vardır: Çemberin merkezinde olmak veya başka halkalar yaratmak.

Çemberin merkezinde olmak, meydanın kucaklayıcısı olunduğu gibi, sandıkların da kucaklayıcısı olmayı gerektiriyor.

Elye’de çalınan referandum sandığını Aralık’ta ülke genelinde kurmak ve gereğini yerine getirmek, bunun koşullarını birleştirici bir ısrarla yerine getirmek sorumluluğu, sivil toplumundur.

Sivil toplumun gücü ve karizması, partisel kararları, partisel çıkarları aşma iradesinin tecellisini mümkün kılabilecek tek unsurdur. Bu iradenin tecellisi için önümüzde çok kısa bir süre vardır. Aksi, toplumsal muhalefetin hizadan çıkma riskini barındıran ve statükocuların şimdiden avuçlarını “bölündüler, bölündüler” diye ovuşturduğu manzaranın bedelini hep birlikte çok ağır şekilde ödememizi dayatabilecek dikenli bir yoldur.

İsteyen meşakkatli ve cefakar parti tabanını dikenli yollarda yürütebilir.

Ama günün sonunda, tek hedefini, tek yürek ve tek akılla çözüm ve AB olarak deklare eden insanımızın geleceğinin dikenli yollarda değil barışta, çözümde, demokraside ve Avrupa Birliği’nde olduğunu gözardı etme lüksünün olmadığı son derece açık.

Unutmayalım ki sivil toplum, Kıbrıslı Türklere sadece meydanlarda değil, seçimden sonra da, çözümden sonra da, AB üyeliğinden sonra da gerekli.