Kıbrıs’ın geleceğini Avrupa’da görenler %50.29, statüko devam etsin diyenler %49.69.

Pazar günkü seçimin sonucu bu.

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da dahil olmak üzere, seçime katılanların tüm partiler, 14 Aralık’taki oylamanın bir referandum olduğunu ilan etmişti.

Bu nedenle en doğrusu, seçimlere statükonun referandumu olarak bakmak.

Durum berabere bitti demek, milletvekili dağılımına bakıp 25-25 bitti demek, referandumun mantığına aykırı: Referandumda bir seçenek kazanır, ikincisi kaybeder. Bu referandumda kaybeden statükodur. Eğer Denktaşlar bile sonuçları halkın çözüm ve AB üyeliği istediğini ortaya koydu diye değerlendiriyorsa, bu noktada bir sorunumuz var diyemeyiz.

İkinci nokta, 40 yıllık %70-%30’luk muhalefet iktidar dengesi, ilk kez altüst oldu. Statüko karşıtları, Kıbrıs Türk siyasal tarihinde parlamentoda ilk kez 25 sandalyeye ulaştı.

Üçüncü nokta, Kıbrıs Türk halkının iradesinin, sahte seçmen ve sahte yurttaşlıklarla bilinçli olarak çarpıtıldığını seçim sürecinde tesbit edip hukuk yoluna başvuranlar, uluslararası platformlara taşıyanların bir kez daha tescillenmiş olması. Özellikle Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı İskele bölgesinin sonuçlarının %70-%30 dengesini statükodan yana koruması, bunu net olarak ortaya koydu.

İşin ilginç yanı statükonun seçim kampanyasındaki temel argümanları arasında yer alan mal-mülk ve yer değiştirme konusundaki tüm ajitasyonlara karşın, konuyla doğrudan ilgili en geniş kesimin yaşadığı Güzelyurt’ta durum İskele’nin tam tersi. Güzelyurtlu seçmenin %55 çözüm yanlısı, %45 statüko yanlısı partilere oy verdi.

Annan Planı’nın ilk versiyonundaki haritada verilmesi öngörülmesine karşın son versiyonda Türk bölgesi olarak gösterilen bölgeyi içeren İskele ilçesinin sonuçlarının iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Galiba Türkiye kökenli seçmene Avrupalı olmak pek gerçekçi gelmedi. Bölgenin sosyal ve ekonomik yapısı ile toplumsal ilişkiler örgüsünün öncelikleri, Avrupalı olmak gibi bir kendi kendni gerçekleştirme düzeyini pek de örtüşmüyor gibi. Bölgede, Avrupalı olmaktan önce giderilmesi gereken yığınla sosyal, ekonomik ve siyasal sorun var.

Dördüncü nokta, siyasetin sadece meclis çatısı altında sürdürülmesinin toplumsal muhalefetin taleplerinin gerçekleşmesi konusundaki yetersizliğinin, 40 yıllık makus talihin -70-30 dengesinin- değişmiş olması ile ortaya net şekilde çıkması.

Son 1 yıllık süreçteki toplumsal muhalefet dinamizmi, siyasetin hem parlamentoda, hem de gündelik yaşamda, birlikte sürdürülmesinin sağladığı açılımları somut kazanımlar olarak önümüze koydu: Statükocuların leyhine olan oy dağılımının ezici çoğunluğunu altüst etti. Demek ki toplumsal muhalefetsiz bir parlamenterizm pratiği ilerleme kaydetmekte yeterli olamıyor.

Şimdi, bu dört noktayı alt alta yazıp meşruiyetini Kıbrıs Türk halkının iradesinden alan yeni açılımları süratle tartışıp tercih yapma zamanı.