İnsan yaratıcılığının dayanaklarından biri de hayal gücüyse eğer, hayalle yalanın ayrıştığı nokta nedir?

Yalan ile hayalin ayrışma zorunluluğu var mı?

Yalanla hayal gücü arasındaki fark, arzulananla, mümkün olan arasındaki mesafe midir?

…Ve eğer bir mesafe varsa hayal gücümüzün devam etmesi için yalan söylemeye mecburuz.

Gidilecek yol, mümkün olanın reddine, arzulananın şiddetine göre değişir mi; yoksa mümkün olanın reddi midir gidilecek yolu çizen?

Gidilecek yol arzuların şiddetine göre değişse dahi, yine de seçilen yol mümkün olan yollardan biridir.

Külliyen reddiye üzerine kurulan yollar, ne kadar yük taşır, ne kadar uzağa götürür bizi?

Eğer tümden reddiye üzerine kurarsak yollarımızı hiç bir yük taşıyamaz hale geliriz. Yapmamız gereken tümden reddetmeden önce yola çıkarken alacaklarımızı yanımıza almak ve devam etmek değil midir?

Görebileceğimiz, arzulayabileceğimiz en uzak, ne kadar uzaktır?

Göremediğimiz bir uzaklık varsa ve biz onun orada olduğunu biliyorsak o artık uzak sayılmaz, aksine fethedilecek kadar yakındır.

En uzak, hayal edilen midir, yalan mıdır yoksa?

Hayal olan keşfedilmeyi bekleyendir, yalan olan ise asla hayal dahi olamaz, zaman içinde kaybolur gider.

En uzağa ulaşmak için yalanın soylusu, hayal gücünün bencili günah mıdır?

Eğer uzak arzu ettiğimiz yer ise yalan soylu, hayal gücü bencil olmalıdır ki gücümüzü arttırarak oraya doğru yol alalım. Zaten soyluluk yalan değil midir? Ve yalan soylu olunca güzel olmaz mı?

Olmaz: Yalan yalandır!

 

————————————–

*Bu yazı ortak bir yazı: İtalikler Besim Ogelman’ın…