Tufan Erhürman, 8 Haziran’da
“Anayasa Değişikliği ve Geçici 10’uncu Madde” başlıklı bir yazı yazarak,
10. Madde ile ilgili herhangi bir değişiklik içermeyen
anayasa değişikliği metnine hayır demenin
anlamsızlığını
izah etti.
Bize, referandumda hayır demenin hukuki bir sonucu olmayacağını da anlattı. Referanduma gidecek değişiklik önerileri arasında Geçici 10. Maddenin yer almayışının doğal olduğunu da açıkladı.
Erhürman’ın yazısını kopyaladım. “Evet”leri “hayır”, “hayır”ları “evet” ile değiştim. Birkaç cümle de ekledim. Sonuç Erhürman’ın meşrulaştırıp normalleştirdiği “hepimiz evet demeliyiz” fikrinin tam tersi çıktı: Hepimiz hayır demeliyiz!
Tufan Erhürman’ın kopyalayarak azacık tahrif ettiğim metni şu:
Bilindiği gibi Meclis’ten oy birliğiyle geçen Anayasa değişikliğinin içerisinde geçici 10’uncu madde ile ilgili herhangi bir düzenleme yoktur. Değişikliğin Meclis’te görüşüldüğü oturumu izleyenler bunun nedenini anlamakta zorlanmaktadır. Bu oturumda, UBP ve DP-UG genel başkanları, geçici 10’uncu maddenin değiştirilmesine, en azından bugün için karşı olduklarını açıkça dile getirmişlerdir. Bu iki partinin milletvekilleri dışında Meclis’te toplam 24 milletvekili vardır ve herhangi bir maddeyle ilgili değişikliğin referanduma götürülmesi için 34 milletvekilinin “evet” oyuna gereksinim duyulduğu bilinmektedir. DP-CTP Hükümet Programı’nda açıkça Anayasa’nın Geçici 10’uncu Maddesi’nin kaldırılması hususundaki resmi siyasi pozisyon, en güncel haliyle, görevdeki CTP-DP Hükümet Programı’nda yer alıyor. CTP’nin 21, TDP’nin 3 CTP hükümet ortağının ise 12 milletvekili vardır.
KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde okunup onaylanan hükümet programında yer alan Anayasa’nın Geçici 10. Maddesi’nin değiştirilmesi kararının altında imza ve onayı olan DP genel başkanının genel kuruldaki konuşmasında Geçici 10. Madde’nin değiştirilmesine karşı olduğunu söylemesi hükümet programına uymama kararının beyanıdır. CTP hükümet ortağının, yerel seçimlerde UBP ile işbirliğini, yasa dışı istihdamlarla ilgili tavrını hükümeti bozma nedeni olarak gördüğünü açıklamış bir parti olarak, Anayasa’nın Geçici 10. Maddesi ile ilgili hükümet programına uymayacağını dile getiren ortağı ile ortaklığı bozmayı ifade etmeyi bırakın, ima bile etmemiştir. Demek ki Anayasa’nın Geçici 10. Maddesi CTP açısından yerel seçimlerde sağ ittifak kurulması ihtimalinden ile daha az anlam, önem ve önceliğe sahip.
Dolayısıyla CTP’nin Anayasa’nın Geçici 10. Maddesi’ne verdiği anlam ve önemin doğal sonucu, Meclis’ten oy birliğiyle geçen değişiklik metninde geçici 10’uncu maddeyle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamasıdır.
Bu şartlar altında Anayasa değişikliğine “evet” demenin geçici 10’uncu madde konusunda bir irade beyanı ortaya koymakla bire bir ilgisi vardır. Bir metne “hayır” demenin, o metinde hiç sözü edilmeyen bir şeye “hayır” demek anlamına geleceği nasıl düşünülebilir ki? Değişikliğe “hayır” diyenler, kuşkusuz, yalnızca metnin içerisinde yer alan maddelere “hayır” demeyeceklerdir. Bu metne “hayır” demek, yürürlükteki Anayasa’da yer alan ve metinde hiç bulunmayan başka maddelere (örneğin geçici 10’uncu maddenin referanaduma sunulmamasına neden olan ikiyüzlülük, samiyetsizlik ve politik kaypaklığa) da “hayır” demek veya tüm bunlara onay vermemek anlamına gelir.
Benzer biçimde bu metne “evet” demek de, metnin içerisinde yer alan maddelere “evet” diyerek Geçici 10. Madde ile ilgili “ne var bunda, abartmayın, vesayet denen, bağımlılık denen şey eskisi kadar kötü değil, zamanla siz de alışırsınız” diyen siyasetçi aklına onay vermek anlamına gelir. Bu metne “hayır” diyenler, yürürlükteki Anayasa’da yer alan ancak metinde yer almayan diğer maddelere (siyasetçilerin örneğin geçici 10’uncu maddenin değiştirilmesinin önemli olmadığı ortak uzlaşısına) “hayır” demiş olacaklardır. Dolayısıyla, bu metnin reddedilmesi, şu anda yürürlükte olan Anayasa’nın tüm maddeleriyle birlikte, hiç değişmeksizin aynen yürürlükte kalmasından öte, siyasetçilerin geçici 10. Madde ile ilgili değişiklik yapılmasına zorlanması siyasi sonucunu doğuracaktır.
Demokrasi denen şey, siyasetçinin halkı temsil ettiği şeyse ve hukuk bir siyasal ürünse, yurttaşın tercihlerinin hukuki değil siyasi sonuçlar anlamlıdır.
Hülasa, itirazım var!