Gündem Aralık ayına endekslendi. Barış ve demokrasi iddiası olan her bireyin ağzından çıkan her kelime, önümüzdeki 120 günün seyrini etkileyen büyük bir önem taşıyor.

Hepimizin, özü ile sözü bir olmak gibi temel bir sorumluluğumuz var. Hepimizin, taktik adımları hesaplamakla zaman harcamak yerine doğru ve dürüst gerçekçi adımlar atma sorumluluğumuz var.

İç dinamiklerimizin coşkusuna, gücüne, dinamizmine ihtiyacımız var. Hepimizin, en başta bu ülke insanının bilincine ihtiyacımız var.

Aralık ayında, değişecek olan hepimizin geleceği, hepimizin yarını…

Böylesi bir olağanüstü tarihsel dönemeci, sadece kısmi toplumsal temsiliyeti olanlara emanet edemeyiz; bununla yetinemeyiz: Bugün de, gelecek de yurttaşındır.

Her bir yurttaşın, her bir sendikanın, her bir sivil toplum örgütünün, her bir siyasi oluşumun önümüzdeki 120 günde eş ve eşit sorumluluğu var.

Yurttaşın, siyasi ve toplumsal temsil mekanizmalarının ötesinde yepyeni kanallara akışının önünün açılması, sembolik bir çerçevenin ötesinde düşünülmeli.

Sivil toplumun, toplumsal muhalefetin sinerjisinin bir bütünlük içinde ve ayakları yere basan kavrayışlarla özgürleştirilmesi, sembolik temsiliyet ilişkilerini aşan yepyeni açılımlarla mümkün olabilir.

Meseleyi bir tavan sorunu olarak görmek, bir taban meselesi olarak görmemek, yeni bir anlayışı, yeni açılımları ve yeni olanakları imkansızlaştıracak bir kısıt oluşturur.

Gelinen aşama, toplumsal muhalefetin klasik temsiliyet mekanizmalarının ötesine geçtiği momenttir. Bu momenetin kendini gerçekleştirmesi, için dinamikleriyle örtüşen yeni temsiliyet mekanizmalarının önünün açılması ile mümkün olabilecek.

Bireysel iradelerin büyük buluşması, toplumsal sonuçlar doğurabilir mi? Hedefi net, somut ve gerçekçi bir toplumsal muhalefet, Kıbrıs’ı dönüştürüp değiştirecek, yenileyecek büyük bir Barış ve Demokrasi Projesi’ni üstlenmiş durumda. Seçim süreci, bu anlamda bir büyük Barış ve Demokrasi Projesi’nin son derece kritik bir parçası…

Annan Planı ve Avrupa Birliği gibi temel parametreleri olan bu Barış ve Demokrasi Projesi’nin hedefleri Aralık seçimleri ile sınırlı değildir. Bu büyük değişim ve yenilenme projesi, sadece Kıbrıslıtürklerle Kıbrıslırumların değil, Türk ve Yunan uluslarının da hayat kalitesi ile doğrudan ilgilidir.

Hukuksal ve demokratik dayanakları sağlam, yeni bir toplum anlayışının ve yeni bir toplumsal gerçekliğin inşa edilmesi, büyük bir iddiadır. Bu iddia toplumsal muhalefetin iddiasıdır.

Bu iddia, kökenden bağımsız, yurttaşlık bilinci ile hür iradelerce dillendirilen bir iddiadır.

Bu noktada, sivil toplumun sinerjisinin bu düyük dönüşüm ve yenilenme projesinin kaynağı olduğunu hatırlamakta yarar var.

Bu kaynağın “klasik temsiliyet mekanizmalarının dar siyaset anlayışı kuşatıcılığında heba edilme riski”, toplumsal muhalefetin, sivil inisiyatifin tavan değil, sağlam bir taban girişimi ile kurulduğunu hatırdan çıkarmamakla atlatılabilecek bir “yanlış anlama” olsa gerek.